Cem Özdemir 37 yaşında bir Türk genci. Bundan 8 yıl önce 29 yaşında iken milletvekili seçilerek Alman parlamentosuna girdi. Yeşiller Partisi’nin sözcüsü oldu. "Alman parlamentosundaki genç ve başarılı Türk" diyerek onunla iftihar ediyorduk. Almanlar da ülkedeki Türk işçilerinin ikinci kuşağından "böyle yiğit bir parlamenter çıktığı için" onu başkalarına örnek gösteriyordu. Ama geçen gün Cem, Yeşiller Partisi sözcülüğünden istifa etti.
Önümüzdeki eylül seçimlerinde milletvekilliğine adaylığını koymayacağını açıkladı. Çünkü 1997 yılında vergi borcunu ödemek için bir halkla ilişkiler şirketi sahibinden 35 bin euro (yaklaşık 59 milyar Türk lirası) borç almıştı. Bu borcu ve faizini ödemesine rağmen (1) banka yerine bir işadamından borç alması (2) borç faizinin banka faizinden daha ucuz olması, "ahlak kurallarına aykırı" görüldü.
Kanuna karşı gelme yok... Mahkeme kararı yok... Ama "kamuoyunun değer yargısı" bütün bunları aşıyor... Almanya gibi medeni ülkelerde buna kimse karşı gelemiyor.
Sonuçta hem Cem Özdemir’e yazık oldu, hem de biz Türklere... Çünkü hem Almanya’daki Türkler, hem Türkiye’de yaşayanlar Alman parlamentosundaki temsilcimiz ile, Yeşiller Partisi’ndeki etkinliği ile gurur duyuyordu...
Bir Cem Özdemir kolay yetişmiyor... Ama bir hata yaptığında çok kolay harcanabiliyor, yok olabiliyor.
Cem Özdemir’in hayat öyküsünü Bülent Ağaoğlu, Milliyet Arşiv’den bulup çıkardı. Bakınız Cem Özdemir genç yaşında, bugünkü noktaya ne büyük gayret ile tırmanmış...
Cem Özdemir 1965 yılının 21 Aralık günü Baden Württemberg eyaletinin Bad Urach kasabasında, bir Türk işçi ailesinin ilk oğlu olarak doğmuş. Reutlingen Sosyal Bilimler Fakültesi’nde sosyal pedagoji eğitimi görmüş. Gazetecilik ve eğitmenlik yapmış. 1981 yılında Yeşiller Partisi için çalışmaya başlamış. Öğrenci olarak katıldığı ilk siyasi eyleminde nükleer santrallara karşı girişimde başarı kazanmış. Yeşiller Partisi’nin ilçe ve il teşkilatlarında, Çevre Koruma Birliği Yönetim Kurulu’nda görev almış. 16 yaşında Alman vatandaşlığına geçmek istemiş. Fakat Türk vatandaşlığından 18 yaşında çıkabildiği için Alman vatandaşlığını iki yıl sonra elde edebilmiş. 1989 yılından 1995 yılına kadar Birlik 90/Yeşiller Partisi Eyalet Yönetim Kurulu üyeliği yapmış. Bu dönemde Almanya’da doğan ikinci kuşak göçmenlerin "Yeşiller" politikalarına ilgi duyması ve politikaya girmeleri için büyük çaba sarf etmiş. Partinin göçmen ve mülteci politikalarının sorumluluğunu üstlenmiş.
1994 yılının ocak ayında yerel parti tabanının büyük çoğunluğunun desteğini alarak Ludwigaburg seçim bölgesinden milletvekili adaylığına seçilmiş. Yeşillerin Baden Württemberg eyalet teşkilatı tarafından, tüm Almanya çapında ilk Yeşil göçmen olarak ve de listenin ön sırasından Federal parlamentoya girmiş. Parlamentoda Yeşiller’in göçmen politikası sözcüsü olarak görevlendirilmiş. İçişleri Komisyonu üyeliği, Türk - Alman Parlamenterler Grubu Başkanvekilliği sorumluluklarını üstlenmiş...
Ve bütün bu çaba, genç yaşta gelen başarı, faizi ile geri ödenmesine rağmen "şekil hatası içeren" 35 bin euroluk bir kredi ile harcanıp gitmiş...
Bir Mercedes otomobil alınmasına yetecek kredi için Cem, hem kendini hem bizi harcadı... Cem benzeri bir Türk genci bakalım Almanya’da Federal parlamentoya kaç yıl sonra girebilecek?
Kıssadan hisse: Türkiye’de herhangi bir kamu görevlisinin, milletvekilinin, bakanın, başbakanın ve hatta cumhurbaşkanının ayrıcalıklı kredi kullanması, ayrıcalıklı menkul ve gayrimenkul sahibi olması hem kendilerince hem kamuoyu tarafından "normal" kabul edilir. Bu tür koltuklarda oturanlar "servet beyanlarındaki şişkinliği" açıklamak için ne tür "ayrıcalıklardan" yararlandıklarını (nasıl ucuz arsa edindiklerini, müteahhitlerin kendilerine nasıl ucuz fiyatla satış yaptığını, nasıl uzun vadeli ve ucuz faizli kredi kullandıklarını) bir bir sıralamaktan utanmazlar, sıkılmazlar... Daha da ilerisi var... Bizde mahkeme kararları bile politikacılara vız gelir - tırıs gider.