Küresel kriz rüzgârları eserken, merkez bankaları piyasayı rahatlatmak için iki tedbire başvurdu (1) Faizler düşürüldü. (2) Piyasaya bolca para aktarıldı.
Şimdilerde ekonomiler rahatlamaya başlayınca bu iki tedbirin etkisinde “enflasyonun tırmanışa geçmesinden korkuluyor”.
İşte bunun için de her ülke, kendine göre “olağan dışı şartlardan, olağan şartlara dönüş” politikalarını belirliyor. Bu politikalara da “Krizden Çıkış Stratejisi” deniliyor.
Krizden çıkış stratejisinin “halk anlatımı” şudur: (1) Faizler ne zaman yükseltilecek? Ne kadar yükseltilecek? (2) Piyasalara kriz nedeniyle akıtılan paralar ne zaman geri çekilmeye başlanacak? Ne kadar para, ne yolla çekilecek?
Kriz rüzgârları bizim bankalarımızı büyük ölçüde sarsmadı. Ama gene de Merkez Bankası
(1) 2008 yılı sonunda yüzde 16.5 olan faizi, 2009 yılı sonuna kadar kademeli olarak yüzde 6.5’e kadar indirdi.
(2) Repo yoluyla piyasaya para akıttı. (Bana verilen bilgilere göre, 3 aylık repo yoluyla 14 milyar TL, haftalık repo yoluyla 7 milyar TL dolayında para piyasaya salındı.)
(3) Mevduat toplamına göre bankaların Merkez Bankası’na yatırdıkları zorunlu karşılık oranları düşürülerek bankalara bedava kaynak sağlandı. (Bana verilen bilgilere göre, TL zorunlu karşılıklar düşürülerek bankalara 3.3 milyar TL, döviz mevduatı zorunlu karşılığı düşürülerek 2.5 milyar dolar rahatlama imkânı oluşturuldu.)
Belirsizlik kötüdür
Piyasalar (paradan para kazanmayı meslek edinen kuruluşlar ve kişiler) uzun süredir “Merkez Bankası”nın gözünün içine bakıyorlar. Enflasyonun yükselme eğilimine girmesi nedeniyle, Merkez Bankası’nın faizleri beklenenden önce artırma, piyasadan para çekme olasılığı daha çok tartışılmaya başlandı.
1) Merkez Bankası’nın Para Kredi Kurulu salı günü toplandı. Kısa vadeli faiz oranlarını değiştirmediğini açıkladı. Merkez Bankası’nın borçlanmada uyguladığı yüzde 6.5, borç vermede uyguladığı yüzde 9.0 faiz devam edecek
Ancak, Para Kredi Kurulu faiz oranlarını değiştirmezken, kriz döneminde uygulanan likidite tedbirlerinin kademeli bir şekilde geri alınmasına karar verdi.
2) Çarşamba sabahı açıklanan “Çıkış Stratejisi” bildirgesinde ise “likidite tedbirlerinin kademeli bir şekilde geri alınması kararına” açıklık getirildi.
Piyasaya “korkmayın” mesajı
Çıkış Strateji’sine göre, bir süre daha piyasanın “ihtiyacının üzerinde fonlanmasına” devam edilecek. Ancak bu “ihtiyacın üzerindeki fonlama” miktarı kademeli olarak aşağıya çekilecek.
Merkez Bankası “Çıkış Stratejisi”nde acele etmeyeceğini, piyasayı üzmeyeceğini anlatmaya çalışıyor. Piyasayı rahatlatmak ve korkuyu önlemek arayışı dikkati çekiyor. Ama “Çıkış Stratejisi” konusunda, özellikle faizlerin geleceği konusunda “açık/net” bilgiler verilmiyor.
İşte bunun içindir ki, Para Politikası Kurulu ve Çıkış Stratejisi açıklamalarından sonra piyasalar “faiz artırımı temmuzda başlar, yıl sonuna kadar kademeli olarak faizlere 2 puan zam gelir” havasına girdi. Bankalar ise “ zorunlu karşılık” oranlarının tekrar yükseltileceği endişesine kapıldı.
Bu olan biten Ayşe Hanım Teyze ile Bakkal Coşkun’u (dolaylı etkiler de) acaba “doğrudan” ilgilendirir mi? Evet ilgilendirir. Faiz oranları artarsa, Ayşe Hanım Teyzem mevduatına daha yüksek faiz alır. Bakkal Coşkun bankalardan kredi kullanırken ve kredili mal alımlarında daha yüksek faiz öder.