Başkan Clinton'ın uzun ziyareti "pembe TV dizisi" gibi, bizi rüya aleminde dolaştırdı... Dertlerimizi unutturdu. Ama dertler ve sorunlar devam ediyor. Türkiye'nin dışarıdan görünümü hiç de iyi değil.
AGİT zirvesi öncesi İstanbul'da yapılan bir toplantıya katılan yabancılar Türkiye'nin dışarıdan nasıl göründüğünü anlattı. Önce deprem, sonra bir haftalık toplantı nedeniyle söylenenler dikkatten kaçtı.
Türkiye'den bono, tahvil, hisse senedi alıp satan bir yabancı grup ile ilişkili olan Prof. Dr. Steve Hanke ve de gene Türkiye pazarında iş yapan Morgan Stanley - Dean Witter yatırım bankası ile ilgili Eric Fine'nin Türkiye'nin durumu ile ilgili değerlemelerinden sayın okuyucularım için bir özet çıkardım.
(1) "Hadi gene... İyisiniz iyi!.." diyenler ne diyor?- IMF ile yakında anlaşma imzalanacak.
- Türkiye yapısal reformlarla ilgili kanunları çıkarıp uygulamayı sürdürecek.
- Bankacılık sisteminde beklenen yapısal değişim Dünya Bankası'nın desteği ile gerçekleştirilecek.
- Merkez Bankası ve Hazine çok iyi yönetiliyor. Yabancılar Hazine'nin çıkardığı bono ve tahvillere güvendiği ve bunları karlı bulduğu için Türkiye'ye para getiriyor.
- Yıl sonuna doğru, daha da olmazsa ocak ayının ilk iki haftasında Türkiye'nin kredi notu yükseltilecek.
- Türkiye uzun vade ve ucuz faiz ile dış kredi kullanmaya başlayacak.
- Güçlü olan ihracat sektörü, döviz gelirini artıracak.
- Döviz rezervinin fazlalığı Türkiye'ye güveni artıracak.
- 2000 yılında Türkiye'ye daha çok yabancı yatırımcı gelecek.
- Katma değeri yüksek şirketlerin halka açılması yabancı sermayeyi borsaya çekecek.
- Faizler makul çizgiye inecek.
- Enflasyon düşecek, bütün temel ekonomik göstergeler iyileşecek, üretim artacak, piyasa açılacak.
(2) "Siz bu işi beceremiyorsunuz... Ümit yok!.." diyenler ne diyor?- Türkiye'de radikal reformları gerçekleştirebilecek kadro yok.
- Türkiye 1961 yılından bu yana 16 defa IMF ile anlaştı. Başarısız oldu. Bu defaki anlaşma da işe yaramayacak.
- 1988 yılından bu yana Türkiye'de 3 yılda bir mali kriz oluyor. Yakında bir mali kriz olabilir.
- Türkiye'deki bankalar Rusya'da spekülatif hareketlerle ekonomiyi batıran bankalara benzer hale geldi.
- Bankacılık sistemi şeffaf değil. Düzenlemeler yapılamıyor. Banka krizine ve ekonomide depreme hazır olun.
- Faizlerin düşmesi bankaların işine yaramaz. Bankaları güç duruma sokar. Bunun için bankaların faiz lobisi faizin düşmesini engelliyor.
- İhracatçılar da döviz kurunu yüksek tutmak için baskı yapıyor. Bu durumda gerçekçi döviz kuru uygulanamıyor.
- Bankaların üzerinde büyük döviz riski var.
- Devlet bankaları yolsuzluk için kullanılıyor. Ziraat Bankası kredileri geri dönmüyor.
- Bu durumda hiçbir şey düzelmez. Enflasyon kontrol altına alınamaz. Faizler düşmez. Türkiye yabancılar için riskli bir ülkedir.
İşte böyle sayın okuyucularım... Türkiye ile iş yapan, parmağını Türkiye riskinin altına sokan yabancıların bir kısmı, "iyisiniz" diyor, bir kısmı, "ümit yok" mesajı veriyor... Bizim de aklımız karıştıkça karışıyor.