Ekonomide "Cottarelli", ne diyor ise denilenleri yapar olduk. "Yat" diyor, yatıyoruz. "Kalk" diyor, kalkıyoruz.
Bir memlekette olması gereken, başka ülkelerde tıkır tıkır işleyen diğer müesseseler bizde işlemez oldu.
Ekonomi konularında, her türlü derdi Cottarelli'nin çözmesi bekleniyor.
Politikacıların ne gücü var ne sorumluluğu. Entelektüellerin ne gücü var ne sorumluluğu. Devlet Planlama Teşkilatı'nın, Maliye Bakanlığı'nın, Merkez Bankası'nın ne gücü var ne sorumluluğu. Ticaret Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı gibi bakanlıklar zaten silindi gitti.
Ülkede "solcu" kalmadı. Üniversitelerden "Allah için bir ses çıkmıyor..."
Eeeee... "Böyle başa, böyle tıraş..." Meydan Cottarelli'nindir.
Bu Cottarelli nereden çıktı? Cottarelli'yi başımıza kim getirdi?
Cottarelli denilen bu yakışıklı zat, kendi kendine gelip de, "- Ey Türk milleti... Bundan böyle ekonominizi ben idare edeceğim. Ne kadar soğan ekmek yiyeceğinizi, paranızı ne yapacağınızı, tüpgazı nasıl yakacağınızı ben size söyleyeceğim" diyerek başımıza "bela" olmadı.
Fakat Ankara, Cottarelli'den talimat almadan yatıp kalkamıyor. Ankara Cottarelli'ye soruyor, "- Bay Cottarelli, kalkalım mı? Kalkacaksak kaçta kalkalım? Nasıl kalkalım? Sağdan mı kalkalım, soldan mı kalkalım?"
Cottarelli'nin talimatı Ankara tarafından hemen bir hükümet kararnamesi haline getirilip halkımıza duyuruluyor: "- Ey ahali... Bay Cottarelli'nin talimatıdır. Sabah saat 07.46'da yataktan yavaşça kalkılacak. Yatağın sağ yanından önce sağ ayak yere basılarak besmele ile yola çıkılacak..." Bu kararnameyi yayımlayan hükümet bakıyor ki, talimat eksik kalmış, hemen Cottarelli Amerika'dan çağırılıyor. "- Bay Cottarelli sonra ne yapılacaktı? Yola çıkıldıktan sonra nereye gidilecekti?" diyerek yeni talimatlara "çanak tutuyor".
Sayın okuyucularım bu tablo kendiliğinden ortaya çıkmadı. Bu tabloyu ortaya çıkaran, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen politikacılardır, kurumlardır, entelektüellerdir, solculardır, sağcılardır.
Ankara'daki kişiler ve kurumlar "işin kolayına kaçıyor". Yetkilerini kullanmadan, sorumluluk altına girmeden Ankara'da "idame - i hayat" eylemek için ekonomide "IMF"yi, diğer konularda "MGK"yı önce çıkarıp, onların gölgesinin arkasına saklanıyor.
Allah rızası için Türkiye'de, 65 milyon Türk insanında "uffacık da mı beyin kalmadı ki", her konuda Cottarelli'ye danışır hale gelindi?.. Kim bu Cottarelli? "Saf ve bakir bir İtalyan delikanlısı!.." Ülkesinde iş bulamamış. Gitmiş Washington'da IMF'de iş aramış. Orada çalışan iki bin beş yüz görevliden biri olmuş. Bilgisinden, ilgisinden, iyi niyetinden, ciddiyetinden, kimsenin şüphesi yok... Ama bu ülkede yaşayan 65 milyon Türk'ün içinde, Cottarelli'nin bildiklerini bilen bir tek kişi yok mu?.. Cottarelli'nin üç ayda bir gelip, üç gün kalarak Türkiye'nin bütün sorunlarını bilmesi, her soruna "şıpppp" diye reçete yazması mümkün mü?
Ama Cottarelli ne yapsın? Suç Cottarelli'de değil bizde...
Eğer gerçekten ne zaman, nasıl yatıp kalkacağımızı Cottarelli'den fikir almadan yapamaz duruma düşmüş, Cottarelli'yi başımıza "kahya" etmiş isek "yuh olsun" bize...
Yok eğer Ankara, kendi bildiği gibi yatıp kalkıyor, sonra da sorumluluktan kaçmak için Cottarelli'yi "günah keçisi" haline getiriyor ise Ankara'ya söyleyecek sözümüz yoktur efendim...
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr