Başbakanlık'ta "Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü" adında koskoca bir teşkilat vardır.
Bu genel müdürlüğün görevi, Başbakanlık'ta veya bakanlıklarda hazırlanan, kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelikler ile Bakanlar Kurulu karar tasarılarını (1) Anayasa'ya, (2) kanunlara, (3) hukuk kurallarına, (4) kalkınma planı ile yıllık programlara ve (5) hükümet programına uygunluğu açısından incelemektir.
Kanun tasarıları, TBMM'ye gönderilmeden, kararname tasarıları Başbakan tarafından imzalanarak Cumhurbaşkanı'na gönderilmeden Başbakanlık'taki bu genel müdürlük tasarının Anayasa'ya, kanunlara uygun olup olmadığına bakar. İnceler. Gerekli düzeltmeleri yapar.
Bu genel müdürlük yeni kurulmadı... Atatürk döneminde de vardı, İnönü döneminde de vardı, Anayasa Mahkemesi'nden önce de vardı.
Anayasa gizli maddeler içermiyor ki... Bütün maddeleri belli. Anayasa'nın 73'üncü maddesinde diyor ki: "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılabilir."
Bu madde Anayasa'da dururken, hükümet kanunla konulmuş bir vergiyi bir kararname ile kaldırmak için kararname taslağı hazırlar ise, bu Anayasa'ya aykırı bir hareket olur.
- Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü'nün böyle bir tasarının imzalanamayacağı konusunda Başbakan'ı uyarması gerekir. Böyle bir uyarı yapılmamış ise genel müdürlük görevini yapmamış demektir. Genel müdürlük sorumludur. Tasarıyı Başbakan, genel müdürlüğün incelemesine sunmadan hazırlatmış ise, sorumluluk Başbakan'dadır.
- İçinde belli vergilerin kaldırılması hükmünü taşıyan bir kararname Anasaya'ya aykırı olduğundan er geç Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilir.
- Anayasa'ya aykırılığı bu kadar açık bir kararnameyi Cumhurbaşkanı imzalayamaz. Hukukçu bir Cumhurbaşkanı aykırılığı kendi görür. Hukukçu olmayan Cumhurbaşkanı'nı Genel Sekreterliği uyarır.
Kör gözüne parmağım misali, Anayasa'ya aykırılığı açık kararnameleri hazırlayıp, hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı'na sevk etmek, "- Biz yollayalım da o reddetsin" demek, devlet ciddiyetine yakışmaz.
Sonra da Anayasa'ya aykırı kararnamelerde ısrar edip, "Cumhurbaşkanı hükümet ile çatışıyor... Mutlaka kriz çıkacak... Cumhurbaşkanı kararnameyi imzalamadığından özelleştirme yapılamıyor. Dünya Bankası'ndan para gelmiyor" şeklinde yurtiçinde ve yurtdışında "ağlayıp - sızlamak" güven bunalımı yaratır.
Hukuk devletinde "ben yaptım, oldu" demek yoktur. Her şeyi yapmanın yolu yordamı vardır. Ankara'da bu konuda iş yapacaklara yardım etmek amacıyla faaliyet gösteren devlet daireleri, o dairelerde çalışan uzmanlar vardır.
Ya onlar kullanılmıyor, onlara danışılmıyor ya da oralarda çalışanlar işe yaramıyor. İkisi de kötü.
Görülüyor ki, Cumhurbaşkanı hukukçu olunca, hukuksuzluğa alışanların eli ayağına dolanıyor. Bu Cumhurbaşkanı hiçbir şey yapmadan hukuksuzluğa alışanları hukuk çizgisine çeker ise, bu ülkeye en büyük hizmeti yapmış olur.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr