Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Haberlere bakılır ise, "dayanışma vergisi" yola çıkmış, geliyor!..
Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi ödeyenler eski vergilerine ek olarak yüzde 10 ile yüzde 15 daha fazla vergi ödeyecek. Emlak Vergisi ödeyenlere ek yük gelecek. Otomobili olanlar, ikinci kez Motorlu Taşıtlar Vergisi ödeyecek. Yıllık geliri 15 milyar lirayı aşan ücretliler ek vergi ödeyecek...
Görülüyor ki, "dayanışma vergisi" diye tartışılan vergi, vergisini ödeyenlere ek yük getiriyor. Vergi denilen şey ile tanışmayanlar, vergi dairesinin kapısının önünden geçmeyenler hiçbir şey ödemiyor. Onların durumu değişmiyor.
Sayın okuyucularım... Bu işin "tabiatı icabıdır"... Normal vergiler "sadece kümese girmiş kazların tüyü biraz daha yolunarak" artırılabilir.
Bunun alternatifi "normal olmayan" biçimde vergi toplamaktır. Bunun yolu da "varlık vergisi"dir.
Türkiye İkinci Dünya Savaşı yıllarında bir defa varlık vergisi toplamaya kalktı, yıllardır bunun acısı sürüp gidiyor.
Varlık vergisi toplamak kolay değildir. Hele günümüzde... Komiteler kurulacak, herkesin kaşına, gözüne bakılarak, "sen şu kadar ver, sen bu kadar ver" diye vergi biçilecek... vermeyenin malı haraç mezat satılacak.
Ankara'daki "Büyük Türk Büyükleri"nin ufukları genelde dar olduğu için, sivri akıllıların tesirinde kalmaları kolaydır.
2000 yılına girerken Türkiye'de "ulusal deprem heyecanını bahane ederek" dayanışma vergisi adı ile vergi verenlerden bir daha vergi toplamak, vergi verenlerin vergi yüklerini artırmak yanlış olur.
Varlık vergisi salmanın ise imkanı yoktur.
"Mali milat"ın, "nereden buldun?" uygulamasının, "peşin vergi"nin ekonomiyi kilitlediğini söyleyerek bir yıl önceki vergi reformunu iptal etme reformundan yeni çıkan politikacıların vergi reformunu iptal reformunun üzerinden bir ay geçmeden dayanışma vergisi veya varlık vergisi tartışmalarını açmaları büyük bir çelişkidir.
Bu tip olağanüstü vergi uygulamaları ekonomiyi kitler. Şikayet edilen durgunluk kalıcı hale gelir. Hem de çok uzun süre Türk ekonomisi durgunluktan çıkamaz.
Sadece dayanışma vergisi ve varlık vergisi konuşulmuyor, alttan alta "Acaba devalüasyon da yapılsa mı?" "Acaba konsolidasyonun da zamanı mı?" fısıltıları duyuluyor.
Fakir bir ekonomide, bir cepten öbür cebe para aktarılarak mutluluk sağlanamaz. Mutluluğun yolu ülkenin gelirinin artmasıdır. Gelir üretim ile artar. Üretim artacak ki, iş imkanları gelişsin, insanlar para kazansın... Üretsin, satsın, alsın...
Dayanışma vergisi, varlık vergisi, devalüasyon, konsolidasyon ekonomiyi kilitleyecek olağanüstü, olağandışı uygulamalardır.
Hele hele dünya ekonomisinin şu durumunda, Türk ekonomisinin şu durgunluk döneminde bu olağandışı, olağanüstü uygulamaları bırakınız başlatmayı, tartışmak bile ekonomiyi kilitler.
Ekonominin kilitlenmeye değil, açılmaya, patlamaya ihtiyacı var. Fakirliği bölüştürecek yerde, fakirlere iş ve aş imkanı yaratarak zenginliğin yolunu açmaya bakalım...
Başka ülkeler bunu yapıyor. Biz neden yapamayalım?