Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugünkü şartlarda IMF’nin yardımına ihtiyacımız var. Daha fazla gecikmeden (1) IMF’nin yeni uygulaması olan, ülke kotasının 5 katına kadar yükselen mali destekten hemen yararlanmanın, (2) Kısa vadeli bir stand-by anlaşması yapmanın yollarını aramalı ve bulmalıyız.
Daha önceki yanlışları tartışmanın, suçlu aramanın şimdilerde yararı yok. Olan oldu. O zamanlar uyarıları dinlemeyenler aşırı değerli YTL ve de aşırı büyüklükte bir cari açıkla (döviz açığı) ve de büyük miktarda kısa vadeli özel sektör döviz borcuyla Türkiye’nin krize yakalanmasına neden oldu.
Krizin reel sektör üzerindeki olumsuz etkilerini yok edecek politikaları ele almadan, ekonomiye döviz girişini düzenlemeye mecburuz. IMF ile anlaşmak ekonomiye döviz girişini garantiye almaz ama kolaylaştırır.
Türkiye IMF’siz yapamaz mı? Yapar. Eğer Türkiye, sadece kendi kaynaklarıyla ekonomisini götürmeye karar verir, ne kadar döviz geliri olursa, o kadar döviz harcamayı göze alırsa, IMF’ye ihtiyacı olmaz.

IMF’siz de olur
Türk ekonomisi bir süre küçülür, insanlar fakirleşir. Piyasada birçok mal bir süre yok olur. İthalat kısılır. Önce döviz borçlarını öderiz. Sonra döviz gelir giderini dengeleriz. Bir-iki kuşak ıstırap çeker ama sonunda Türkiye adam gibi bir ekonomiye kavuşur.
Şu anda hükümetin ve halkımızın tercihi, bugünkü yaşam şeklini sürdürmek, düzeni korumak olduğuna göre, (1) Döviz kuru biraz yükselecek, (2) Cari açık (döviz açığı) biraz azalacak. Ama biz gene de her yıl belli ölçüde dış kaynak kullanarak (el parasını harcayarak) günümüzü gün edeceğiz.
IMF ile ilişkilerde bugüne kadar yanlışlar yapıldı. (1) Geçen yıl stand-by anlaşmasının süresi sona erdiğinde, ortalığı toz duman kaplamamıştı. Anlaşmayı uzatalım diyenleri dinleyen olmadı. (2) Sivri akıllılar durup dururken “ihtiyati stand-by” fikrini ortaya attı. Gereksiz bir tartışmayla vakit harcandı. (3) Başbakan yanlış bilgilendirildi. “Biz IMF’siz de yaparız” havasına sokuldu.

Biz IMF’siz yapamıyoruz
Şimdi ise “Takke düştü, kel göründü”. IMF’nin önündeki kuyruğa gireceğiz.
- Önden yüklemeli mali destek denilen acil döviz yardımı imkânından yararlanmaya çalışacağız. IMF ülkelere kotalarının 5 katı acil döviz yardımı yapıyor. Kotamız 1.191 milyon SDR/1.757 milyon dolar olduğuna göre, 9 milyar dolarlık bir acil yardım alabilme şansımız var.
- Daha sonra “ihtiyati stand-by” hikâyesinden vazgeçip doğru dürüst bir ”stand-by” ile 2009 yılında 20-25 milyar dolar kredi imkânı sağlamamız mümkün olabilir.
(Bütün bu hikâyenin ardında, krizi en az hasarla atlatma arayışı var. Krizi en az hasarla atlatmak demek, (1) İnsanlar işini kaybetmesin demektir. (2) Firmalar batmasın demektir. (3) Üretim durmasın, ülke fakirleşmesin demektir. Krizin reel sektör üzerindeki olumsuz etkisini giderecek politikalar geliştirmeden, iş ve aş sorununa el atmadan döviz trafiğini düzenlemek zorunluluğu var. İşte bunun için IMF ile ilişkiler öncelik taşıyor.)