Köy alanları dışındaki her türlü konutu depreme karşı sigorta ettirmek mümkün. Konutun kerpiç olması, ahşap olması, beton olması önemli değil. Tek katlı da olsa, çok katlı da olsa depreme karşı sigorta ettirilebiliyor.
Köy alanlarındaki konutların deprem sigortasının yapılmaması hükümetin bir tercihi. Hükümet deprem sigortası ile ilgili düzenlemeyi yaparken köyleri sigorta kapsamı dışında bıraktırdı. Deprem sigortasını sigorta şirketleri yapmıyor. "Doğal Afetleri Sigorta Kurumu" (kısa adı DASK) adında bu iş için kurulan bir sigorta şirketi yapıyor. Tüm sigorta şirketleri DASK adına poliçe satıyor. Komisyon alıyor. Bu nedenle deprem sigortası yaptıracak olanların sigorta şirketi seçmeleri bir sorun değil. Bütün sigorta şirketleri DASK’ın aynı tip poliçesini satıyor. Aynı fiyat ile deprem teminatı veriyor.
Sigorta şirketlerinin, "Bu binaya deprem teminatı verilir. Şuna verilmez" diye ayırım yapmaları söz konusu değil. Hasar görmüş ama daha sonra Bayındırlık Bakanlığı’ndan sağlamlık belgesi getirmiş binalar için bile deprem sigortası yaptırmak mümkün.
Riski dağıtıyor
DASK bir sigorta şirketi olarak yurtdışında reasürans şirketleri ile ilişkili. Açık anlatımıyla Türkiye riskini dışarıdaki şirketler arasında dağıtıyor. Ancak bu kolay bir iş değil. Türkiye gibi riskli bir ülkenin zorunlu olarak sigortalanmış binalarının hasarlarını ödemeyi yabancılar kolaylıkla kabul etmiyor.
Zorunlu deprem sigortası uygulaması Türkiye için yeni bir şey. İstanbul halkının yüzde 26’sı konutlarını depreme karşı sigorta ettirdi. Ankara’da sigortalı konut oranı yüzde 30’a ulaştı. Türkiye genelinde 2.5 milyon adet sigorta poliçesi düzenlendi. Konutların yüzde 14’ünün zorunlu sigorta kapsamında olduğu tahmin ediliyor. Afyon’da ise sadece 9 bin kişinin zorunlu deprem sigortası ile binalarını güvence altına aldıkları açıklandı.
Zorunlu deprem sigortası için çıkarılan kanun hükmündeki kararnamede "zorunlu deprem sigortası yaptırmamış olanlara devletin afet yardımında bulunamayacağı" hakkında bir hüküm var.
Afyon depreminden sonra bölgeye giden politikacılar ise, "depremden evleri hasar görenlere Afetler Fonu’ndan yardım vaadinde bulundu."
Sigorta yapmayana ödeme yapılırsa...
Şimdi önemli bir tartışma var. Sigorta yaptırmayanların hasarları Afetler Fonu’ndan karşılanır ise, zorunlu deprem sigortası yaptırarak bugüne kadar para ödeyenler, kendilerinin kandırıldığı duygusuna kapılacak. "Nasıl olsa devlet sigorta yaptırmayanlara da yardım sağlıyor" diyerek, bundan sonra sigorta yaptırmayacak. Sigortaya para ödemeyecek.
Zorunlu deprem sigortası uygulaması daha başlarken, iflas edecek. Deprem sigortası yaptırması beklenenlerin sadece yüzde 14’ü sigorta yaptırmış. Geride kalan yüzde 86’lık büyük bölüm var... Kandırıldıkları duygusu ile bu yüzde 14’lük bölüm de sigortadan vazgeçer ise, ne olacak?
Bu işin sigortacılık yanı... Öte yanda işin bir de "insani ve politik" yanı var. Büyük hasar ile karşılaşan, varını yoğunu kaybeden sigortasız depremzedeler ne olacak? Devlet "sigorta olsa idiniz" diyerek onları kaderleriyle baş başa mı bırakacak? Çözümü zor bir sorun daha gündeme geldi.