Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Avrupa Birliğinden üyelik için tarih aldığımızda yabancı sermaye girişinde "patlama" olacağını, bu sayede de Türkiyenin gelişmiş ülkelerle arasındaki uçurumun kendiliğinden kapanacağına inanıyoruz.Konuyu tartışırken ne kadar büyüklükte bir yabancı sermaye yatırımının bizim "kaderimizi değiştirebileceği" gündeme gelmiyor... Biz ne kadar yabancı sermaye bekliyoruz? Yılda kaç milyar dolar yabancı sermaye gelir ise biz "köşeyi döneceğiz?"Bizim 2004 milli gelir tahminimiz 280 milyar dolar. Bu gelirin yüzde 80ini tüketeceğiz. Kalanını tasarruf edip yatırıma ayıracağız. 2004 programına göre tasarrufla gerçekleştirebileceğimiz sabit sermaye yatırımı 50 milyar dolar kadar. Bu harcamanın 10 milyarını devletin yapması bekleniyor. Özel sektörün 2004te yatırıma yönlendireceği kaynak 40 milyar dolar dolayında.Açık anlatımıyla özel sektörümüz, ekonominin bu güç döneminde kriz sonrası dönemi, yılda 40 milyar dolar dolayında parayı yatırıma yönlendirebilme imkânına sahip... Ve de bu tabloda biz, özel sektörümüzün bu kaynağını ve kaynağın büyüklüğünü görmezden gelerek "Ah yabancı sermaye gelse..." diye hayıflanıyoruz. Gelse gelse yılda ne kadar yabancı sermaye gelir ve de yatırım yapar? 5 milyon dolar mı? 10 milyon dolar mı? 20 milyon dolar mı? Dikkat buyurunuz yabancı sermaye gelse de, yine ana kaynak, bizim özel sektörümüzün tasarrufu ve de yatırım imkanıdır.Bunu niye anlatıyorum? Birleşmiş Milletlere (BM) "Kalkınmada Özel Sektörün Rolü" adlı bir rapor hazırlatılmış. Eski Kanada Başbakanı Paul Martin ile eski Meksika Başbakanı Ernesto Zadillonun başında bulunduğu grubun hazırladığı rapor BM Kalkınma Programı ve Kurumsal Yönetim Derneğince düzenlenen bir panelde tartışıldı. Biz yıllardır "yabancı sermaye yatırımı" bekleyişi içindeyiz. Yabancı sermayenin gelmesini ve bizi zenginleştirmesini bekliyoruz. Bu toplantıya BM Kalkınma Programı Avrupa Bölge Direktör Yardımcısı Marta Ruedas ve Türkiye temsilcisi Jacob Simonsen ile Kurumsal Yönetim Derneği Başkanı Aclan Acar da katıldı. Raporun en ilginç ve vurucu yanı şu: "Özel tasarruflardan yatırıma yönlendirilen imkânlar her ülke ve her zaman için yabancı sermaye ve dış yardımdan gelen paradan çoktur ve önemlidir. Özel sektör kendi kaynağını daha akılcı kullanır. Özel sektörün kaynağıyla yapılan yatırımlar daha sağlıklı, daha istikrarlıdır."Biz kendi tasarruflarımızı yok sayıyoruz. Kaynağımızdan yatırıma ayrılan paranın büyüklüğünü unutuyoruz. Yabancı sermaye gelsin de bizi kurtarsın bekleyişi içinde umutsuzluğa kapılıyoruz. Ama, yatırıma ayrılacak tasarrufların büyüklüğü, iç kaynağın büyüklüğüyle iş bitmiyor. Bu kaynağın üretken yatırıma dönüşmesi, ülke kalkınmasına, insanların refahının artmasına yararlı olacak biçimde değerlendirilmesi için hükümetlerin "bir şeyler yapması" gerekiyor.BM raporunda işte o "bir şeylerin" ne olduğu anlatılıyor. (1) Ülkede "hukuk" olacak. Hukuk yoksa insanlar büyük riske girmez. Parasını yatırıma yönlendirmez. (2) Hükümet oyunun kaidelerini belirleyecek. Bu kaideleri bir daha değiştirmeyecek. Haksız rekabeti önlemek için jandarmalık yapacak. (3) Kayıt dışı ekonomi diye bir şey olmayacak. Kayıt içi vergi öderken, sosyal sigorta öderken, kanuna saygı gösterirken, kayıt dışı sektör piyasanın kaynağını yiyemeyecek. (4) Kredi sistemi iyi çalışacak. İş yapmak isteyen, işini büyütmek isteyen kredisini bulabilecek. (5) Şirket kuruluş formaliteleri basit, maliyeti ucuz olacak."Biz bunları zaten biliyorduk" diyenler çok olacak... Biz bunları biliyoruz da, uygulayamıyoruz... Özel sektörün sağlıklı yatırım ve üretim yapması için gerekli şartları yıllardır yaratamayınca, ciddi yatırımlar yapılamıyor, ciddi yatırımlar büyüyemiyor... Bu sağlıksız ortama yabancı sermaye gelsin bekleyişine giriyoruz... Yabancı neden gelsin? Bu sağlıksız ortamda yabancı nasıl ve neden yatırım yapsın? Bunu düşünemiyoruz. guras@milliyet.com.tr Hukuki, finansal altyapı şart