Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Tepemizde üç Skorsky helikopteri belirdi. Önümüzdeki araziye doğru alçalmaya başladı. O sırada jandarma yolu kesti. Minibüs durdu. Merakla jandarmaya sordum, "- Operasyon mu var?" Jandarma "Hayır" dedi. "Kumandanlar aileleriyle Ani Harabeleri'ni ziyarete geliyor. Yol kapandı. Bekleyeceksiniz."
       Bunlar geçen cumartesi saat 10.00 sırasında oluyor. Halbuki Ani Harabeleri'ni görme izini için epey zaman harcamıştım. Kars Valiliği'ne yaptığım yazılı müracaat üzerine valilik Kars ili Emniyet Müdürlüğü'ne evrakımı havale etmiş, oradan da olur aldıktan sonra, cumartesi sabahı müzenin açılmasını bekleyip, müzeden de izin koparmıştım.
       Ani Harabeleri, Kars'a 50 kilometre uzaklıkta, Ermenistan sınırında, Arpaçay Vadisi'nde. Milattan önce üç bin yıla kadar uzanan bir tarihi var. Milattan sonra Süryani, İran, Ermeni, Arap, Türk kavimleri burada yaşamış. 1064 yılında Alparslan, Anadolu'ya gelince önce Ani'yi zaptetmiş. 1124 yılında Ani, Ermenilere "tımar" olarak verilmiş. Kilise, mezar, kitabe ve kümbetleriyle geniş alana yayılmış bir tarih hazinesi.
       Özellikle "kültür turizmi" meraklısı yabancıların ilgi alanı.
       Elimdeki 3 mühürlü izin kağıdını jandarmaya göstermem fayda etmedi. İki saat kadar bekledik. Yol açılmadı. Jandarma "Hemşerim en iyisi siz buralarda beklemeyin. Geri dönün" dedi.
       Zaten öğleden sonra Doğubeyazıt'a geçecektim. Elli kilometre geliş, elli kilometre dönüş Kars garajına ulaştım. Oradan 190 kilometre karayolu ile Doğubeyazıt'a gittim. "Aniyi'yi göremedik, bari Ağrı Dağı'na çıkarım" diyordum.
       Ağrı'da bu niyetimi duyanlar güldü. "Bir hafta önceden başvuru yapmanız gerekiyordu. Önce valiliğe dilekçe vereceksiniz. Valilik, tugaya gönderecek. Evrak oradan jandarmaya gidecek. Bu işlem bir hafta sürer. Çıkabilseniz çok iyi olurdu. Karın başladığı yere kadar yol yapıldı" dediler.
       "Kısmetimiz bu kadarmış, kader ağlasın" diyerek gördüklerimizle yetindik.
       Doğubeyazıt - Kars yolu Aras Nehri'nin kıyısını takip ediyor. Yolun bu yanı Türkiye, öbür yanı Ermenistan. Yol sanki Ermenistan'ın başşehri Erivan'ın arka caddesinden geçiyormuşçasına devam ediyor. Türk topraklarında kalan tarihi Ermeni yerleşim bölgesi Araks'ın başşehrinin ve Kral Dikran'ın sarayının kalıntılarını görüyorsunuz. Milattan sonra 50 - 60 yıllarında yapılan sarayın kalıntılarının karşısında Aras Tekstil'in koskoca fabrikası da kaderine terk edilmiş "ağlıyor".
       Kars Kalesi çok bakımlı. Kars'ın genç ve dinamik Belediye Başkanı Naif Ali Beyoğlu, kalenin yolunu onartmış. Şimdi tepeye kadar araç çıkıyor. Naif Ali Beyoğlu, Kars'ın Dereiçi'ndeki tarihi yapıları kurtarma çabasında. Tarihi evlerin yıkılmasını önlemek istiyor. En büyük sorun Kars'ın her kamu hizmetinde bakanlıkların Erzurum'daki bölge müdürlüklerine bağlı olması ve bölge müdürlüklerinin Kars'ın sorunlarına ilgisizliği.
       Belediye Başkanı, Kars'ın "hayati sorunu"nun Doğu Kapısı'nın açılması olduğunu söylüyor. Doğu Kapısı denilen kapı Türkiye'yi Ermenistan'a bağlayan karayolu ve demiryolunun da geçtiği Gümrü sınır kapısı. Sınırda Akkaya isminde bir istasyon var. Günde iki defa tren bu istasyona kadar gidip geri dönüyor. Halbuki kapı açık olsa Türkiye tren ile ve karayolu ile Ermenistan üzerinden tüm Doğu ülkelerine Uzakdoğu'ya bağlanacak.
       Bu kapı 1993 yılına kadar açıkken, o yıl "provokasyon" olduğu söylenen bir olay gerçekleşmiş. Tren ile Ermenistan'dan gelen beş kişi istasyonda dövülmüş. Ermenilerin can güvenliğini sağlamak gerekçesi ile sınır kapatılmış. Gümrük kapısının açılması ve üniversitenin genişlemesi Kars'a kısa sürede canlılık verecek iki proje olarak gündemde.
       Kars'taki insan mozayiğini ve insanların bir arada, birlikte, uyum içinde yaşama arzusunu ortaya koyan bir şeyden söz etmeden bu yazıyı bitirmek istemiyorum. Başkan, "Sizi bir yere götüreceğim" diyerek cuma akşamı beni "Bolero" isimli bir lokantaya götürdü. Kars'ın içinde, altında düğün salonları olan bir binanın üçüncü katında müzikli lokanta türü bir yer. Aileler yemek yiyor. Pistte her yaştan ağa genç çoğunluklu Karslı dans ediyor. Giyim kuşam Batı şehirlerindekinden farksız. Önce "büyü şehir" usulü "eller havaya" türü dans... Derken, Azeri havası, oradan Ermeni havası, o bitince Kürt havası, sonra gene Türkmen halayı... Müzik değişiyor, gençler pistte müziğe uyum gösterip farklı figürle dans ediyor, eğleniyor. Pistten ayrılan bir genç geldi "Hocam ben sizin yazılarınızı okuyorum. Ben imam hatip okulu müdürüyüm. Gelin Kars'ta bir imam hatip okulu müdürü ile halay çekin..." diyerek beni de halaya katmakta ısrarcı oldu. Belediye Başkanı'nın dediği doğru imiş... Kars'ın renkli insan ve kültür mozayiğine ve de bu maziyiği oluşturan, dini, mezhebi ve kökeni farklı gençlerin farklı müzik eşliğinde uyum içinde eğlenmelerine hayran oldum.



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr