DOĞU ve Güneydoğu Anadolu'yu "sanayileştirerek kurtarmak" hayaldir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu, yıllardır değil, asırlardır yaşamını tarıma, hayvancılığa ve ticarete dayandırmış. Bu yapıdaki bir bölgede, ticareti durdurup, hayvancılığı ve tarımı öldürdükten sonra sanayi kurmaya kalkmak hatadır. Sanayi kurulamaz. Kurulsa yaşayamaz. Sanayi kurmak zaman alır. Sanayi kısa sürede istihdam imkanı yaratamaz. Sanayiin doğrudan istihdam imkanı sınırlıdır.
Amerika'yı yeniden keşfetmeye kalkmayınız. Geliniz Doğu ve Güneydoğu'da hayvancılığı ve tarımı canlandırınız.
Bunu yapmak için de Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok. Bizim bu konuda deneyimimiz var. Biz bu işi biliriz. Biz bu işi becerebiliriz. Ama ne yazık ki, biz her şeyi unuturuz. Başarılarımızı bile hatırlamayız.
Bu yazıyı 1962 yılından 1974 yılına kadar Devlet Planlama Teşkilatı'nda çalışan bir uzman olarak yazıyorum. O yıllarda Türkiye'de hayvancılığın ve tarımın gelişmesi için başlatılan "Kontrollu Zırai Kredi (KZK) uygulaması ile ulaşılan başarıları hatırlatmak için yazıyorum.
Amerikan Haydim Heyeti'nin desteği ile Ziraat Bankası'nda oluşan bir özel bölüm, 20 Mart 1964 tarihinde Denizli'den başlayarak Batı Anadolu'da, 1 Ağustos 1964 tarihinde Erzincan ve Elazığ'dan başlayarak Doğu Anadolu'da hayvancılığı ve tarımı geliştirmek için farklı bir uygulama içine girdi. Bu farklı uygulamada, tarım ve hayvancılık uzmanları ile, kredi uzmanları işbirliği yaptı. Uzmanlar köylerin ve orada yaşayan halkın durumunu inceleyerek, hangi tür üretimin başarılı olacağını, para edeceğini belirledi. Özel projeler hazırlandı. Zorlama yoktu. Teşvik vardı: "- Ey ahali" denildi. "- Eğer siz bu köyde hayvancılık yaparsanız, biz size hayvan satın almak için kredi veririz. Hayvanı bulup getiririz Hayvanı muhafaza edeceğiniz binanın projesini çizeriz. Onu yapmak için de kredi veririz. Yonca tohumunu getirir, meracılık için de kredi veririz. Hayvanı nasıl besleyeceğinizi, nasıl sağacağınızı, ne zaman keseceğinizi öğretiriz. Hayvanının sütünün ve etinin satışını da sağlarız. Bunları yaparken yalnız kalmayacaksınız. Tarım uzmanı, hayvancılık uzmanı devamlı yardımcın olacak. Ve de sizi gözetecek. Bu şartlara razı iseniz hemen işe başlayalım..."
Bu sistem Amerikalıların "süpervised credit" (kontrol altında kullandırılan kredi, gözetim altında kredileme) dedikleri sistemdir. Bu sistemi Türkiye'ye yerleştiren Ziraat Bankası KZK Müdürü Oktay Ersoy, hatıralarını yazmış. Basılmamış hatıraları okudum. Oktay Ersoy 1970 yılına kadar 28 ilin 229 ilçesinde Ziraat Bankası için çalışan 186 teknik elemanın hazırladığı, uyguladığı, gözetlediği projelerle 15 bin 758 çiftçi ailesinin tarım ve hayvancılık konularında hayatlarının nasıl değiştiğini anlatıyor. Türkiye'de seracılık, turfanda meyve ve sebze yetiştiriciliği, meyvelik, kavaklık, bağlık, zeytinlik tesisi, modern et ve süt hayvancılığı ve tavukçuluk "Kontrollu Zırai Kredi" sistemi içinde uyanışa geçmiştir.
Turgut Özal, bu modeli kullanarak Meksika tohumuna dayalı buğday üretimini kısa sürede artırabildi. Narenciye ağaçlarının ıslahını sağladı. Yaş meyve ve sebzede dışa dönük üretim düzeninin kurulmasına imkan hazırladı.
Doğu ve Güneydoğu'da "Kontrollu Zirai Kredi" sistemi içinde tarımı ve hayvancılığı kısa sürede geliştirmek, insanlara yaşadıkları yerlerde üretim imkanı sağlamak mümkündür. Bu iş sadece kredi dağıtmakla olmaz. Ankara'da masa başında oturan ziraatçilerin, hayvan uzmanlarının belli bir program çerçevesinde araziye çıkarılması şarttır. Doğu ve Güneydoğu insanı, kendine yol gösterecekleri bekliyor. Yol göstereceksiniz, üretim araçlarının temini için kredi vereceksiniz, ürettiği malı pazarlamasına yardımcı olacaksınız... Çark bir kere dönsün, sonra kendiliğinden döner durur...