Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Döviz fiyatı yüzde 100 artınca, özel imalat sanayiinde fiyatlar yüzde 0.57 artıyor. Kısa dönemde döviz fiyatlarının devamlı artışını frenlemek gerekir.
Faiz yükselir ise, piyasadaki para döviz yerine faize gider. Döviz kurundaki devamlı yükselme frenlenir.
Döviz kurundaki devamlı artış frenlenince enflasyon düşer. Enflasyon düşünce de yüksek faiz normal çizgiye iner.
Sayın okuyucularım özetleyerek anlattığım bu öneriler, geçen hafta kamuoyuna açıklanan bir raporda yer aldı. Bu rapor "Döviz Kurunda Oynaklık ve Enflasyon" başlığını taşıyor. Dört buçuk daktilo sayfalık bu rapor Yapı ve Kredi Bankası Kurumsal ve Ekonomik Araştırmalar Grubu'nda Hasan Ersel yönetiminde Suzi Apalaçı, Ahmet Çimenoğlu, Ahmet Emel, Belma Fırat, Cenk Tarhan ve Yelda Yücel'in birlikte yaptıkları bir çalışmanın sonucu.
Çalışmayı yapanlar, "kısanın kısası" olarak "dövizin fiyatını bırakarak faizi frenlemek yerine bırakınız faizin fiyatı yükselsin de döviz fiyatı bir yerlerde dursun. Böylece enflasyon artışı frenlenmiş olur. Aksi halde döviz fiyatındaki artış enflasyonu çıldırtacak" diyor.
Deniz Gökçe ise, "Raporda yazılanlar doğrudur ama bu şartlarda değil, normal şartlarda doğrudur" diyor. Ve de günümüzün özel şartlarını anlatıyor. Günümüzün özel şartlarında:
(1) İlk hedef iç borçları döndürebilmektir.
(2) İç borcun döndürülebilmesi reel faizin (enflasyondan arındırılmış faizin) düşürülmesine bağlıdır.
(3) Günümüzün özel şartlarında enflasyonu düşürmek önceliği olan bir hedef değildir. Tersine enflasyon reel faizin düşürülmesine yardımcı olabilecek bir faktördür.
(4) Reel faizler geriler ve iç borcu döndürmek mümkün olur ise daha sonra enflasyonla mücadele programı gündeme gelir. İşte o zaman hem döviz kurunun hızlı yükselmesi önlenir, hem de reel faiz yanında nominal faiz oranları düşer.
İktisatçı Hasan Ersel yönetimindeki araştırmacı grubun "faiz yükselsin de dövizdeki tırmanış frenlensin" mesajı veren raporu ilgi görüyor. Çünkü raporun savunduğu politika bugün IMF'nin ve hükümetin benimsediği ve uyguladığı politikanın tam tersi bir politika.
IMF ve hükümet sorumluları, "faiz düşmez ise iç borç çevrilemez, dört ay sonra Türkiye çıkmaza girer" diyor. Ersel ve çalışma arkadaşları "faiz yükselmez ise, Türkiye çıkmaza girer" diyor. Her iki politikanın da sonunda bir "çıkmaz" var.