2003 yılı döviz gelir gider rakamları açıklandı. On iki ayda döviz gelir gider hesabımız 6.8 milyar dolar açık verdi. Bu, 2000 yılındaki 9.8 milyar dolarlık açıktan sonra gelen rekor bir açık.
Ama, 2003'te çok ilginç bir şey oldu. Biz 6.8 açığı kapatmak için, bula bula 5.6 milyar dolar döviz bulabilmişken, piyasaya nereden geldiği belli olmayan 5.2 milyar dolar döviz aktı. Böylece hem açık kapandı. Hem de 4.8 milyar dolar döviz rezervine eklendi.
Biz "nereden geldiği belli olmayan" döviz girişine alışkın değiliz. Bizde genelde "nereye gittiği belli olmayan" döviz çıkışı olur. Örneğin, 2000'de 1.7 milyar, 2001'de 1.6 milyar dolar döviz çıkışı olmuştu. Geçmişte kaynağı belli olmayan en büyük döviz girişleri 1995 ve 1999'da ortaya çıkmış ve o yıllar piyasaya sırasıyla 2.4 milyar dolar ve 1.7 milyar dolar döviz girmişti. 2002 yılında nereden girdiği belli olmayan döviz ise sadece 149 milyon dolardı.
Demek ki 2003'te birileri piyasaya deste deste dolar sürmüş. Bu meçhul hayır sahiplerinden Allah razı olsun!..
Nereden geldiği belli olmayan dövizin sarhoşluğu, döviz tablosundaki tehlikeyi unutturuyor. Gözümüzü boyuyor.
Ama unutmayınız. 2003'teki 6.8 milyar dolar döviz açığı çok önemlidir. Bu açık geçici değildir. Ekonominin yapısından kaynaklanan, 2004'te de devam edecek nitelikte ve büyüyecek nitelikte bir açıktır.
Türk ekonomisi böyle büyük açıkları taşıyamaz. Serbest döviz kuru sisteminde, döviz açığı ortaya çıkınca, döviz fiyatının yükselmesi ve böylece açığın kendiliğinden kapanması gerekir. Bizde bu olmuyor. Açık büyürken kurlar düşüyor. Döviz fiyatı düştüğü için açık daha da büyüyor. Bunun "sürmesi / sürdürülmesi" imkansız. Mutlaka döviz fiyatında bir düzelme (veya düzeltme ) olacak. Bu düzelme hızlı olması ekonomiyi sarsar. Düzelme yumuşak olmasında büyük yarar vardır. Merkez Bankası'nın görevi, bu olumsuz gelişmeyi ortaya koyan rakamları sergilemekten ibaret değildir. Tehlikeye seyirci kalamaz. Olumsuz gelişmenin, "yumuşak bir düzeltme ile" olumluya yöneltilmesini sağlamak mecburiyetindedir.
Çok ilginçtir ki, IMF heyetleri de ülkede cirit atarken dövizdeki bu tehlikeli gelişmeyi görmüyor veya görmezden geliyor. IMF sadece iç borç faizinin ödenmesini sağlamak için halkın kemerini biraz daha sıktırmaya bakıyor. Halbuki IMF'nin kuruluş amacı; döviz gelir gider trafiğindeki olumsuzluklara çare bulmaktır.
Gelelim 2003'teki açığının nedenlerine ve de 2004'te açığın büyüme olasılığına..
Yazının yanında 2003'teki döviz gelir gider trafiğini, 2002'nin rakamlarıyla karşılaştırmalı olarak verdim. 2003'te döviz giderimiz 18.5 milyar dolar artarken gelirimiz sadece 13.2 milyar dolar artabildi.
İhracat dövizi ithalata
İhracatçılarımız (ucuz dövize rağmen) büyük çabalarla ihracat gelirini 10 milyar dolar artırırken ithalatçılarımız 16.3 milyar dolar daha fazla döviz harcadı. Turizm gelirinin 1.1 milyar dolar, diğer döviz gelirlerinin 1.1 milyar dolar artması işe yaramadı. 2003'te döviz harcamaları geliri aştı. 6.8 milyar dolar açık ortaya çıktı. Döviz açıkları normal olarak "nereden geldiği meçhul dövizler" değil de, sermaye hareketi" denilen "kayıtlı kuyutlu döviz hereketi" ile kapatılır.
Sermaye hareketi denilen kayıtlı döviz hareketi, (1) yabancı sermaye giriş çıkışı, (2) portföy yatırımı giriş çıkışı, (3) kredi giriş çıkışından oluşur.
2003'te yabancılar Türkiye'ye sadece 578 milyon dolar sermaye getirdi. Türkler bu rakama yakın dövizi, 499 milyon dolarlık parayı dışarıda yatırım için ülkeden çıkardı. Hazine'nin dış piyasalardan tahvil ve bono satışlarıyla 3.9 milyar dolar sağladı ama, bizim Türkler de tahvil ve hisse senedi satın almak için dışarıya 1.6 milyar dolar döviz çıkardı.
Dışarıdan 4.2 milyar dolar kredi bulduk. 911 milyon dolar krediyi geri ödedik. Aldık verdik. Bu sermaye hareketi ile net 5.6 milyar dolar (6.8 milyar dolarlık döviz açığının altında) para bulabildik.
Şöyle veya böyle. 2003 hesabı kapatıldı. "Bu yazıda ne demek isteniyor ki?" diyerek soran olacak. Arz edeyim: İhracatçımız 2004'te de ihracat dövizini yüzde 26.7 büyütse bile, ithalatdaki artış yüzde 33.6 gibi daha yukarı oranda gerçekleştiği sürece döviz açığı büyüyecek demektir.
Evet ucuz döviz nedeniyle ülkeye çok sayıda lüks otomobil giriyor ama, otomobil faturası ile lüks tüketim malları faturası tek başına bu büyüklükte döviz açığı ortaya çıkarmaz. İthalatımızın büyük kısmı ara ve yatırım malı ithalatıdır. İhracat sürdükçe, sanayide kapasite kullanımı artıkça ithalat da artar. Artacaktır. Ucuz döviz, ithal ara ve yatırım malı kullanımını artırdı. Üretimde dışa bağımlılığı, dövize bağımlılık arttı.
Ucuzluğu sürdürmek imkânsız
Ucuz döviz fiyatında yıl içinde düzelme olsa veya düzeltme yapılsa bile kısa sürede ithalat harcamalarını azaltmak çok zordur. İthalat ancak ihracatta ve iç piyasada daralma sonucu azalabilir.
"Ödemeler dengesi tabloları" bir ülkenin döviz "karnesi"dir. Dışarıdakiler bu karneye bakarak ülke ile ilişkilerini düzenlerler.
Döviz açığı büyümeye başlayınca o ülkeye krediyi keserler. O ülkedeki dövizlerini toparlayıp gider, yatırım yapma kararları varsa bundan vazgeçmeseler bile ertelerler.
Ülke içindeki ve dışındakiler döviz açığının sürdürülemeyeceğini görerek "döviz fiyatında bir düzeltme" bekleyişine girerler.
Bunları "felaket tellallığı yapmak için" yazmıyorum. Bütün bunları "tehlike işaretlerini dikkate alarak", "Büyük Türk Büyükleri"nin tedbir alması için yazıyorum. Tedbir alınır ise yumuşak geçiş ile döviz açığını makul düzeye indirmek mümkün olur. Yumuşak geçişin alternatifi, "şok düzeltme"dir. Bu da ekonomiyi sarsar. İnsanları üzer. Bizim artık yeni şoklara tahammül edecek halimiz kalmadı.
Döviz ekonomiye olağan şekilde girince Merkez Bankası'nın döviz gelir -gider hesabına kaydediliyor.
Olağandışı girişler ise tek bir kalemde gösteriliyor. 2003'te meçhul bir kaynaktan geçmişte rastlanmayan büyüklükte 5.2 milyar dolarlık bir para girişi oldu. Kaynağı meçhul para girişi hakkında bir açıklama yapalım. Bu para banka sisteminden geçmeyen, ihracat veya diğer hizmet gelirleri içine girmeyen para... Bu para ya yurt içinde yaşayanların cebine girip çıkan ya da yurtdışına bavulla götürülen yurtdışından bavulla getirilen para...
1980'den bu yana meçhul kaynağa giden döviz 11.7 milyar dolar, ekonomiye giren döviz ise 18.2 milyar dolar... Açık anlatımıyla 1980'den bu yana çıkandan çok döviz girişi oldu.
| | 2003 | 2002 | Fark |
- Türklerin dışında yatırım | -449 | -175 | 324 |
- Yabancıların Türkiye'de yatırım | 578 | 1.038 | -460 |
- Türklerin dışırıda aldığı hisse s./bono | -1.670 | -2.096 | -426 |
- Yabancıların Türkiye'de aldığı hisse s./bono | 3.957 | 1.503 | 2.454 |
- Dışarıdan alınan kredi | 4.229 | 1.668 | 2.561 |
- Dışarıya ödenen kredi borcu | -911 | -777 | 134 |
NET SERMAYE HAREKETİ İLE GELEN DÖVİZ | 5.684 | 1.161 | 4.523 |
NEREDEN GELDİĞİ BELİRSİZ DÖVİZ | 5.221 | 149 | 5.072 |
NET TOPLAM DÖVİZ GİRİŞİ | 10.905 | 1.310 | 9.595 |
DÖVİZ AÇIĞI | -6.808 | -1.522 | 5.286 |
DÖVİZ REZERVİNE EKLENEN DÖVİZ | 4.097 | -212 | 3.885 |
|
Kaynak: TC Merkez Bankası'nın yayımladığı bilgiler kullanılarak düzenlenen tablodur.
| | 2003 | 2002 | Fark |
DÖVİZ GELİRİ | 74.131 | 60.883 | 13.248 |
- İhracat | 50.831 | 40.124 | 10.707 |
(Bavul ticareti) | 3.953 | 4.065 | -112 |
- Turizm | 9.676 | 8.479 | 1.197 |
- Faiz | 634 | 784 | -150 |
- İşçi dövizi | 2.321 | 1.936 | 385 |
- Diğer | 10.669 | 9.560 | 1.109 |
DÖVİZ GİDERİ | 80.939 | 62.405 | 18.534 |
- İthalat | 64.765 | 48.461 | 16.304 |
- Turizm | 2.113 | 1.880 | 233 |
- Faiz | 6.988 | 6.402 | 586 |
- Diğer | 7.073 | 5.862 | 1.211 |
DÖVİZ AÇIĞI | -6.808 | -1.522 | -5.286 |
|