Doların fiyatı 1.70 YTL’ye yaklaşınca “Eyvah ne oluyor? sesleri yükseliyor. “Daha fazla yükselir mi?” endişesi uykuları kaçırıyor.
Halbuki geçen yıllarda dolar 1.20 YTL dolayında satılırken, iş çevreleri ve iktisatçılar, “Eyvah ne oluyor? Daha fazla düşer mi?” diye dertleniyordu.
Ne oldu da bir yıl önce doların 1.70 YTL’lerden satılmasını isteyenler, şimdilerde dolar 1.70 YTL’lere tırmanmaya başlayınca dövünür oldu?
Sorun şu: Dolar fiyatı uzun yıllar olması gereken çizginin altında hapsedildi. Dolar ucuz satıldı. Normal dönemde dolar fiyatı 1.70 YTL’lere tırmandığında ortalık karışmıyordu. Normal şartlarda ekonomi bu yükselişin bekleyişinde idi. Bu fiyatı hazmedebiliyordu.
Ama baskı altında tutulan dolar fiyatı “kriz rüzgârlarının en sert estiği günlerde” kontrolden çıktı. Ucuz dövize göre pozisyon almış, riske girmiş ekonomi aktörleri, şok artışı hazmedemiyor. Çünkü içerdeki şartlar ve küresel şartlar bu şok artışı hazmedebilme gücünü yok etti.
2006’da 1.70 hazmedilirdi
Dövizde, Merkez Bankası’nın enflasyonu düşük göstermek için ısrarla uyguladığı yüksek faiz ve ucuz döviz politikasının faturasını ödüyoruz. Hem de çok pahalı bir fatura ödüyoruz.
Merkez Bankası 2006 yılının ortasında, dolar fiyatı 1.70 YTL’ye yaklaştığında, faizi yükselterek “devlet zoruyla” dolar fiyatını 1.20’lere çekme yanlışını yapmasaydı, biz bu kriz rüzgârını daha rahat atlatırdık.
Ne özel sektörümüz ne de bankalarımız döviz riski nedeniyle kıvranmak durumuna düşerdi.
Bitmedi... O tarihte dolar fiyatı 1.70 YTL’lere çıksaydı, kriz fırtınası estiğinde yabancılar piyasadan dövizleri ucuz ucuz toplayarak kaçıp gitme şansına sahip olamazdı. Çıkmak isteyen 1.70 YTL’den çıkabilirdi.
Bu yazının altında bir tablo var. O tabloda 2006 yılında Merkez Bankası’nın dolar fiyatı 1.70 YTL’ye yaklaşırken, faizi yükselterek dolar fiyatını nasıl 1.20’lere çektiği görülüyor.
Bunu yaparken Merkez Bankası’nın tek beklentisi ucuz ithalat ile enflasyonu düşürmekti.
Krizde 1.70’in hazmı güç
Bunu yaparken Merkez Bankası (1) Dalgalı kur rejiminden “Kontrollü Kur Rejimi”ne geçilmesini umursamıyordu. (2) İthalatı coşturarak, ihracatı küstürerek cari açığı (döviz açığını) büyütmeyi göze alıyordu. (3) İçerideki yüksek faize karşı dışarıdaki ucuz döviz faizinin cazibesiyle özel sektörün (bankaların ve şirketlerin) aşırı ölçüde döviz kredisine yönelmelerinin yolunu açıyordu.(4) Tarımda ve sanayide üretimim ucuz ithal girdisine bağımlı hale gelmesine aldırmıyordu. (5) Gerçek dışı, aşırı değerlenmiş YTL ve aşırı büyüklükteki cari açıkla (döviz açığı) uzun süre yaşanamayacağını, ekonominin kırılganlığının arttığını, düzeltmede faturanın büyük olacağını söyleyenleri dinlemiyordu.
İyi de... Bugün Merkez Bankası neden dolar 1.70’lere giderken sesini çıkarmıyor. (1) Çünkü iç ve dış talep düştü. Dolar fiyatının artışı ile ithalatın ve diğer üretim girdilerinin pahalanması, aynı ölçüde fiyatlara yansımayacak. Talep daralması, doların pahalanmasının enflasyon üzerindeki baskısını azaltacak. (2) Dolar fiyatı yükselince, halkımız döviz mevduat hesaplarından dolar satışı yapıyor. Bu satışlar sığ piyasada dolar talebini dengeliyor.
Öte yandan, döviz borçluları perişan. İthalat bağımlısı hale getirilen üretim sektöründe ucuz ithalattan pahalı ithalata geçiş büyük sarsıntı yaratıyor. Kriz rüzgârından yere serilenler dolar fiyatındaki tırmanışın nerede duracağını bilemediklerinden ellerini kollarını oynatamıyor. Ama... Kime ne?