Deutsche Bank, Türkiyenin 2006 - 2020 arasında "Dünyanın en hızlı büyüyen beşinci ekonomisi" olacağını bildirdi.UniCredito Italiano, AB sürecindeki beklentileriyle Türkiye ekonomisine ilişkin görünümün pozitif olduğunu belirtti. Bankacılığa yabancı ilgisinin arttığını açıkladı.Türk tahvilleri kapışıldı. Hazine uluslararası piyasalardan bugüne kadarki en düşük faizle borçlanmayı gerçekleştirdi. 1 milyar euroluk tahvil için 5.5 milyar euro talep geldi.Rusyadan kaçan yatırımcı Türkiyeye yöneliyor. The Eastern European Yatırım Fonu, Rusyadaki yatırımlarını azaltırken Türkiyedeki payını artırdı. Financial Timesta, "Türk hisselerinin cazibesine dikkat çekildi".İtalyada yayımlanan ünlü ekonomi gazetesi "Il Sole 24 Ore"ye göre, "Türkiye yabancı sermayenin ağzını sulandırıyor."IMF eski başkanlarından Larosiere, "Böyle hızlı düzelen ekonomi görmedim" diyerek Türkiyeye hayranlığını dile getirdi.IMF Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger, Türkiyenin son dönemde gösterdiği ilerlemeyi "mükemmel" olarak nitelendirdi. Derecelendirme kuruluşu Moodys Türkiyenin kredi notunu yükseltti. Gerekçesi: "Türkiyenin 2001den bu yana gösterdiği ekonomik gelişme ve AB ile güçlü ekonomik, mali ve siyasi entegrasyon süreci." İtalyada yayımlanan haftalık siyaset dergisi "Panorama" son sayısında "Yıldızı parlayan Türk ekonomisine 4 sayfa ayırdı ve Türkiyeden, "Dibimizdeki Çin" diye bahsetti. Panoramaya göre, "Yabancılar Boğazda yatırım kuyruğunda."Dünyada yılın Merkez Bankası Başkanı seçilen TC Merkez Bankası Başkanı için düzenlenen ödül töreninde "The Banker dergisi genel yayın yönetmeni", "Türkiyenin ekonomik potansiyeli önündeki engeller kalktı. Bu bir zaferdir" dedi. Bunları duyunca, okuyunca, "Biz ne imişiz be abicim!" diyerek insanın sevineceği geliyor. Sevineceğiz ama... İçerideki "kara gözlüklüler" (!) insanın neşesini kaçırmak için hemen "tezvirata" başlıyor. Hatta bakanlarımız bile "durumun ne kadar iyi olduğunun farkında değil..." Başka telden çalıyor... "Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şenere göre, Türkiyede 1 milyon kişi mutlak yoksulluk, 18 milyon kişi göreli yoksulluk yaşıyor. 1 milyon kişi karnını doyuruyor. 18 milyon karnını doyuruyor ama giyim, sağlık ve eğitim gibi ihtiyaçları için para bulamıyor." Yabancılar ne diyor, bizim Başbakan Yardımcısı ne diyor? Sayın okuyucularım, tabii ki ekonomide iyileşme işaretleri var. Ama bu işaretler henüz "makro" düzeyde. "Mikro" düzeye (halkın yaşamına) yansıyan bir şey yok. Tersine "makro" dengelerin düzeltilmesi, halkın fakirleşmesi, tüketimin kısılması, gelir dağılımının bozulması sayesinde mümkün olabiliyor.Dışarıdan "övgü mesajı yollayanların" ne hesap peşinde olduğu belli... Kimi mal satmaya, kimi bizim kamunun ve özel sektörün satışa çıkarılan şirketlerini, bankalarını, mallarını ucuz ucuz ele geçirmeye, kimi yüksek faiz ile para vermeye bakıyor. Tehlikeli olan, dışarıdan gelen bu abartılı övgülerin bizim yöneticilerin aklını karıştırması ve ekonomideki riskleri küçümsemelerine yol açmasıdır.(Karadenizlinin mezar taşında yazanları unutmayınız: "İyisun... İyisun dediniz... İyu idu isem... O halde bana ne oldi?") guras@milliyet.com.tr Biz farkına varamıyoruz. Boşuna üzülüyoruz... Halbuki durumumuz çok iyi imiş... "Başkaları öyle söylüyor..."