Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       İranlı bir "işadamı" Ankara'daki "Büyük Türk Büyükleri"nin desteği ile "karides fabrikası" kurmak üzere 4 kamu bankasından 38.5 milyar dolar (yaklaşık 20 trilyon Törkiş Lira) kredi almış. Fabrikasının açılışını "Baba"ya yaptırmış, sonra da paralarla birlikte "uçup" gitmiş...
       Şimdi halkımızdan beklenen, İranlı "işadamı"nın "uçurduğu" 20 trilyon liralık borcu kapatmaları... (Hürriyet, 18 Aralık 1999, sayfa 13, Süleyman Demirkan'ın haberi)
       Halkımız "karides fabrikatörü" İranlı "işadamı"nın "uçurduğu" 20 trilyon lirayı nasıl kapatır? Kamu bankalarından başkalarının "uçurduğu" paraları nasıl kapattı ise öyle kapatır... Hem bu defa bir fırsat var... Deprem vergisi çıktı... Halkımız depremden zarar görenlere yardım için 20 trilyon lira ek Emlak Vergisi ödeyecek... Maliye Bakanlığı halkımızın ödeyeceği ek Emlak Vergisi'nin tamamını toplayabilir ise, İranlı "işadamı"nın 4 kamu bankasından "yürüttüğü" paraları yerine koyabilecek...
       Sayın okuyucularım, bu olağan bir işlemdir... Haber değeri bile yoktur... Bizde kamu bankaları "emme basma tulumba gibi" işler... Kasalarındaki parayı uygun görülen kişilere hortumla akıtır. Daha sonra Maliyemiz, halktan para toplayarak, kamu bankalarının bu açığını kapatır...
       Gerçekten soyulan banka değil halktır. Kamu bankaları sadece soyguna aracılık eder.
       İranlı "işadamı", "karides fabrikası" kurma numarası ile 4 kamu bankasını hortumlamak için büyük zahmete girmiş. Gitmiş arsa alıp, arsayı kazdırmış. Arsaya üç tane havuz yaptırmış. Havuzun birinin içine su doldurmuş. Havuzların başına deprem konutu benzeri prefabrike bir kulübe oturtmuş... Açık anlatımıyla sağa sola para harcamış... Halbuki ne gerek var böyle harcamalara?.. Niyet başlangıçtan belli... kamunun 4 anlı şanlı bankası İranlı "işadamı"nı bu kadar zahmete sokacak yerde "Sayın İralı işadamı, siz nasıl olsa bu parayı ödemeyeceksiniz. Hiçbir zahmete girmeyiniz... Biz size zarf içinde dolarları takdim edelim... Afiyet ile yiyiniz" dese idi, İranlı "işadamı" da rahat eder, halkımız da rahat ederdi. Halkımızın ödeyeceği ek Emlak Vergisi'nin tamamı yerine belki yarısı ile İranlı "işadamı"nı memnun etmek mümkün olabilir idi.
       Sayın okuyucularım, bizim kamu bankalarımızı yönetenler "fazla iyimser" kişiler!.. Biri geliyor "Ben zeytin fabrikatörüyüm... Bir fabrika kuracağım. Bir kapıdan odun girecek. Öbür kapıdan zeytin çıkacak" diyor... Hadiiiii... Bankalarımız veriyor 150 milyon dolar. Bir İranlı geliyor... "Ben karides fabrikası kuracağım. Bir kapıdan balık tozu ile minare gölgesi girecek, öbür kapıdan donmuş karidesler çıkacak. Sonra bu karidesler Japonya'da hayata gözlerini canlı olarak açacak" diyor... Hadiiii... 38.5 milyon dolar kredi....
       Dikkat buyurunuz... Bu gibi kredileri verenler de hep aynı bankalar. Hep kamu bankaları... Ve de politikacıların emri ile kredi dağıtan bankalar... Ve de zararları halkın cebinden kapatılan bankalar...
       Bu bankalarda kredi kararı verenler ya "dayak yememiş ya da sayı saymasını bilmiyor." Türkiye'de pazarda üçüncü sıraya oturan Japon otomobil firması, fabrikasını 30 milyon dolara kurdu. Yılda 20 bin otomobil yapıp satıyor. İki yüzelli genç kıza iş imkanı sağlayan, yılda 1 milyon dolarlık ihracat yapan konfeksiyon fabrikası 4 milyon dolara kuruldu.
       Üç havuz, bir baraka için 38.5 milyon dolar verilir mi? Haydi bankanın birinin yöneticileri düşünemedi, ikincisininki de atladı. Dört banka var... Dört!.. Bu ne güçlü bir çark ve sistemdir ki, dönüyor, dönüyor!..
       Dostum Ege Cansen Orta Doğu İdari Bilimler Fakültesi'nin kurucu Dekanı Fuat Çobanoğlu'nun hikayesini anlatır. Fuat Çobanoğlu uzun yıllar ABD'de değişik firmalarda çalıştıktan sonra Türkiye'ye dönmüş, İnönü de onu milletvekili yapmıştı. Daha sonra Yüksek Murakabe Kurulu üyeliği görevinde bulundu. Feylesof bir kişi olarak "Amerikan gözlüğü ile Türkiye gerçeğini alaya alırdı"... Fuat Çobanoğlu dermiş ki, "- Bırakın adamı... Soyacak ise doğrudan soysun..." Sonra da ne demek istediğini şöyle anlatırmış. "- Adamın soyacağı belli. Siz de devleti soysun diye ona yardım etmeye niyetlisiniz. Veya mecbursunuz... Bırakın adamı doğrudan soysun... Uğraştırmayın... Uğraştırdıkça fatura büyür. Adam boş yere proje hazırlar... Boş yere göstermelik yatırım yapar. Ona buna para dağıtır... Adamın cebine 10 milyon dolar girecek diye, devletin kesesinden 30 milyon dolar çıkar... Veriniz adamın eline doğrudan doğruya 10 milyon doları... Helal ediniz... Olsun bitsin... Zavallı halk da 30 milyon dolarlık fatura ödeyecek yerde 10 milyon dolar öder. Size dua eder..."



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr