Devlet başkanlarından hükümet başkanlarına, işadamlarından ev kadınlarına çok kişi TVlere çıktı, gazetecilere beyanat verdi... "Yardım ediyoruz" dedi. Yardım vaatleri 4 milyar dolara ulaştı... Birleşmiş Milletler yardımdan gelecek parayla felaketzedelere hemen ekmek ve ilaç almak için harekete geçti... Ama öğreniyoruz ki, bugüne kadar yardım çanağında birikebilen para sadece 300 bin dolar... Bu nedenle felaketzedelere ekmek ve ilaç gönderme imkanı olamamış.Ama Batı dünyasının zengin ülkelerinde yaşayanlar, Güneydoğu Asyadaki felaket görüntülerine bakarak, üzüntülerini dile getirmeyi sürdürüyor... Devlet adamları, kamuoyunda isimlerinin geçmesine meraklı kişiler "gözyaşları döküyor".Felakete uğrayanların önce ekmeğe, sonra ilaca ihtiyaçları vardı... Ekmek, ilaç bir an önce gidecekti ki, onlar hayatta ve ayakta kalabilsinler.Ekmek bulamayana, hastalıktan ölmek üzere olana, üzerine giyecek elbise arayana, "Sen birkaç ay bekle... Para toplamaya çalışıyoruz. Eğer para toplayabilirsek, ekmek, ilaç, don - gömlek göndereceğiz" diyemezsiniz... Eğer onlar bekleyebiliyorsa, zaten yardıma ihtiyacı yok demektir.Batılı zengin ülkeler tek tek, üçü beşi bir araya gelerek veya Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında, dünyanın değişik bölgelerinde, değişik nedenlerle askeri operasyonlar düzenliyorlar. Belli ülkelere ve bölgelere bombalar yağdırıyorlar. Bu tür operasyonlar öncesi bomba satın almak için para toplamak diye bir sorun ortaya çıkmıyor. Bomba parası toplayamadığı için bombalamayı geciktiren yok. Güneydoğu Asyada denizde deprem oldu. Dalgalar kabardı. Güneydoğu Asyadaki 13 ülkenin kıyı şehirlerini sular bastı. Binalar yıkıldı. İnsanlar öldü. Bu felaket, Batı dünyasının "zengin ve asil beyaz tenli insanlarını" pek üzdü... Ama fakirlerin, güçsüzlerin tepesine bomba yağdırmak yerine, hayatta ve ayakta kalmaları için ekmek veya ilaç göndermek söz konusu olduğunda zenginler paracıklarına kıyamıyor.Birleşmiş Milletlerin Yardım Koordinatörü Jan Egeland, yardım vaat eden ülke temsilcilerini Cenevrede topladı. "Ne kadar gönderilecekse bir an önce para gönderilmesini" istedi. Ortada para olmadığı için gıda maddesi ve ilaç bağlantısı yapamadıklarını, felaketzedelere yardım gönderemediklerini açıkladı.Jan Egeland diyor ki: "Daha önce de örneği görüldü. Yardım sözü verenler, daha sonra sözlerini unutuyor. Para gönderilmiyor. Veya gönderilen para başka amaçla verilecek yardımlardan kesiliyor." Birleşmiş Milletlerin açıklamasına göre iç savaşlar, AIDS, deprem ve benzeri felaketler nedeniyle dünyada 25 milyon kişi yardım bekliyor.Biz her fırsatta kendi kendimizi kötüleriz ya... "Bizim insanımız Güneydoğu Asya felaketinde zarar görenlere yardım için isteksiz" diye bir haber çıkardık. Amerikan, İngiliz, Alman medyası bizim kendi kendimize çıkardığımız haberin üzerine atladı... Gazetelerde, TVlerde "Türkler felakete duyarsız" diyerek yayınlar yapıldı... Böylece fırsatı değerlendirerek bizi gene çamura batırdılar.Biz veriyoruz. Hem de ekmeğimizden keserek veriyoruz. Az veriyorsak "olmadığından" az veriyoruz. Onlar ise fakirlerin tepesine bomba atmak için hemen para buluyor. Fakirler için ekmek ve ilaç gündeme geldiğindeyse ceplerinden para çıkmıyor. Ama eleştirilen biz oluyoruz. guras@milliyet.com.tr Aç insana "bekle" denemez