Halkımız bekliyor... Bir şeyler yapmamız lazım. Hadi bakalım... Bir şey söyleyin de yapalım...
- Sayın Bakanım, önce şu vergileri indirelim... Baksanıza piyasa durdu. Yaprak kımıldamıyor. Antep deyimi ile firmalar "geberik" durumda.
- Tamam vergileri indirelim...
- Aman Sayın Bakanım... Sakın ha... Görmüyor musunuz, bu gidişle bütçe 11 milyar dolar açık verecek. Vergiler inerse açık daha da büyür. Açık büyürse devlet daha fazla borçlanmak zorunda kalır. Daha fazla borçlanınca faizler yükselir. Faizler yükselince piyasa daha da durur. Firmalar daha çok geberir...
- Tamam, tamam... Vergilere dokunmayalım... Hiç olmazsa faizi indirelim. Hazine ihalelerinde bono faizini yüzde 80'lere çekelim...
- Aman haaa... Sayın Bakanım ne yapıyorsunuz? Faiz inince Türk lirasındaki likit kaynaklar hoooop diye dövize kayar. Piyasada döviz kalmaz. Döviz fiyatı tavanları deler geçer.... Perişan oluruz. Sadece o kadar mı? Yüzde 80 faiz ile kimse Hazine Bonosu satın almaz. Hazine bona satamayınca ne memur maaşı ödeyebilir ne de geçmiş borçların taksidini veya faizini... Rezil oluruz.
- Ama madem ki halkımız bir şeyler yapmamızı bekliyor. Yapalım işte bir şeyler... Hiç olmazsa memur maaşlarına okkalıca bir zam yapalım. Hem memurlar mutlu olsun, hem piyasa hareketlensin.
- Sayın Bakanım, ne yapıyorsunuz? Bütçenin kaynağı malum. Bütçe açığı ortada... Memura zam yapmanın mümkünatı yok.
- Hükümet hiçbir şey yapamayacak mı? Piyasayı hareketlendirmek için hiç olmazsa çiftçinin geçen yıldan kalma ürün borçlarını ödeyelim...
- Para basmadan nasıl öderiz Sayın Bakanım...
- O zaman para basalım...
- Ama Sayın Bakanım para basarsan enflasyon canavarını tekrar azdırırız. Enflasyon yüzde yüzün üzerine çıkar. Bugüne kadar çektiğimiz sıkıntı boşa gider. Sil baştan başlamak zorunda kalırız.
- Elimiz kolumuz bağlı oturacak değiliz ya... Yapacak bir şey bulun... Mesela devalüasyon yapın...
- Ammmmannnn. Sayın Bakanım... Ağzınızdan yel alsın... Önce bankalar, sonra firmalar, sonra Hazine batar... Bankaların, firmaların, Hazine'nin ne kadar döviz borcu var bilmiyor musunuz?
- İyi de biz ne yapacağız?
- Hiçbir şey yapamayacağız Sayın Bakanım... Aşağı tükersek sakal, yukarı tükürsek bıyık... Bu durumda "idare - i maslahat"tan başka çare yoktur. Siz konuşmaya devam edin... "Meseleleri çözmek üzereyiz" falan deyin... Halk zaten alıştı...
- Neye alıştı? Durgunluğa mı, fakirliğe mi alıştı?..
- Uyumaya alıştı Sayın Bakanım... Uyumaya... Sizden öncekiler gibi siz de uyutursunuz... Gün doğa, sabah ola...