Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Elazığ, kişi başına katma değer üretimi ve bunun karşılığı kişi başına gelir sıralamasında 81 il arasında 38’inci sırada, "sosyo - ekonomik gelişme" sıralamasında 33’üncü sırada yer alıyor.
Büyük sulama yatırımlarına ve yaygın sulama tesislerine rağmen tarımsal üretim çökmüş. Çünkü hatalı tarım politikaları nedeniyle tarımsal üretim yapan emeğinin karşılığını alamıyor. Açık anlatımıyla para kazanamıyor. Hayvancılık çökmüş. Çünkü yanlış besicilik ve hayvan ürünleri politikası nedeniyle besici ve süt üreticisi emeğinin karşılığını alamıyor.
Burada devlet "para yardımı yapsın" diye bir şey söz konusu değil. Sorun devletin doğru, istikrarlı, yönlendirici ve destekleyici tarım ve hayvancılık politikalarının olmamasında.

Bölge müdürlüklerinin merkezi
Elazığ’da Oyak’ın satın aldığı devlete ait çimento fabrikası bölgedeki kamu yatırımları için üretim yapıyor. Şeker fabrikası kör topal çalışıyor. Özel sektöre ait iplik ve konfeksiyon fabrikası yaşam savaşı veriyor. İhracat yapabildiği için ayakta kalan ve sorun yaşamayan tek üretim tesisi, Bizans döneminden bu yana Elazığ mermerlerini çıkarıp ihraç eden tesis.
Mehmet Polat’tan aldığım bilgiye göre, Elazığ’da esnafı kamu personeli besliyor. 1940’lı yıllarda Elazığ, Doğu ve Güneydoğu’da "devletin örgütlenme üssü" olarak seçilmiş. Bu nedenle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki kamu birimlerinin çoğunun bölge müdürlüğü Elazığ’da.

Harput varoş gibi
Yeni Elazığ, Harput Kalesi’nin eteklerindeki geniş ovada gelişiyor. Harput’un tarihi milattan önce 8’inci, 9’uncu yüzyıllara Urartulara kadar uzanıyor. 1112’den sonra Artukoğulları buraya yerleşmiş. Harput’ta Ermeniler Türkler ile kardeş kardeş yaşamış. Amerikalılar Harput’ta kolej açmış. Şimdilerde Harput Kalesi’nin çevresi beton ve çok katlı binalarla dolmuş. O ünlü Harput, hiçbir özelliği kalmamış bir "varoş" görünümünde. Amerikan Koleji’nin ayakta kalan binaları yetimhane olarak kullanılıyor.
Elazığ’da Beritan Oteli’nde kaldım. Bu oteli 1980’li yıllarda Beritan aşireti reisi Mustafa Sorgucu yaptırmış. Mustafa Sorgucu ölmüş. Otelde oğlu ve şimdilerde aşiret reisi olarak bilinen Hamza Sorgucu ile tanıştım. Basketbol oyuncusu gibi uzun boylu, yakışıklı, spor giyimli, mütevazı. Kırk beş yaşlarında bir genç adam. "Ben ağa değilim. Çünkü bizim aşirette her erkek ağadır" diyor. Beritanlar şimdilerde Diyarbakır, Urfa, Bingöl ve Elazığ’a yayılmış durumda. Aşiret üyelerinin yüz bini aştığı, bunların 70 bininin yerleşik düzene geçtiği, çok sayıda aşiret üyesinin Almanya, Fransa, İsveç gibi Avrupa ülkelerinde yaşadığı anlatılıyor. Beritanların yüksek eğitim görmüş, gençlerinin fazlalığı özellikleri imiş. Ecevit’in desteği ile Diyarbakır’da kurulan kooperatif 7 köyde 700 dolayında Beritan’a yerleşim imkanı sağlamış. Şu günlerde Bingöl’ün Karlıova dağlarında Beritanlar 5 bin çadır kurup 30 bin küçükbaş, 2 bin büyükbaş hayvanlarını otlağa çıkarmış durumda.

İttifak belirleyecek
Elazığ’da "kıtır" lahmacun yerken, dükkanın sahibi Mustafa Çelik, krizden nasıl etkilendiğini anlattı. Küçük işyerlerinde çalışanlara yemek servisi yapan bir "yemek fabrikası" ile lahmacun dükkanında 86 kişiye iş veriyormuş. Çalışanları için öğle yemeği alan küçük işyerleri krizde kapandığı veya güç duruma düştüğünden işlerinin üçte ikisini kaybetmiş. Buna rağmen on yılı aşkın süredir yanında çalışan işçilerini uzun süre işten çıkarmamış. Ama mali imkanları bitince çalışan sayısını 86’dan 24’e düşürmüş. "Bunu yaptığım için günlerle hasta oldum" diyor. Ama gene de mevcut iş hacmi, lahmacun dükkanının ve yemek fabrikasının giderlerini karşılamaya yetmiyormuş. "Evi ipotek ederek, işçiye ve diğer yerlere borcumu ödedim ama, bu ne kadar sürer bilemiyorum?" diyor.
İşte böyle bir ekonomide seçim yapılacak. Elazığ’dan 5 milletvekili çıkacak. "Merkez sağ, ittifak yapamaz ise, AKP 3 milletvekili çıkarır, Mehmet Ağar’ın durumu dahil diğer iki milletvekilliği havada kalır... CHP, MHP, DYP ve Mehmet Ağar bu sandalyeler için yarışır. Ama ittifak olur ise, ‘merkez sağ’ 3 milletvekilliğini alır" deniliyor.