Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Elektrik kısıntıları başladı... Bunun sorumlusu olarak da Sayın Ecevit'i görüp, sakın yanılmayınız. Elektriği söndüren Sayın Demirel ve Sayın Çiller'in kurdukları hükümetlerdir. Sayın Demirel bunu çok iyi bilir de bilmez görünür. "- Yavuuuu bu Köşk'teki lambalar da günde altı kere nasıl sönüyor?" diyerek "baskın çıkar"...
Bugünkü elektrik kısıntılarının "güncel" nedeni "doğalgazın yetmemesidir". Ama "yapısal" nedeni, Sayın Demirel'in ve Sayın Çiller'in hükümetleri döneminde enerji yatırımlarını unutması ve uyutmasıdır.
Enerji planlaması yapmamasıdır. Enerji denilen şey, bugün parayı ver yarın lamba yansın, bugün santrala başla yarın bitir basitliğinde bir iş değildir. Planlama gerektirir. Yatırım gerektirir. Bu işlere başlandıktan 4 yıl, 5 yıl sonra elektrik elde edilir. Onun için bugün sönen lambanın sorumlusu dört yıl önceden geriye giderek isimlerini belirleyeceğimiz hükümetlerdir.
Hükümetlerin "günlerini gün etmediklerinin, gelecekte Türkiye'nin karanlıkta kalmaması için neler yaptıklarının tek bir göstergesi vardır".
Acaba o hükümet gelecek dört yıl, beş yıl sonrasını düşünerek, ne kadar enerji yatırımı yapmış? Yaptığı kamu yatırımı milli gelire göre ne büyüklükte? Yaptığı enerji yatırımı kamu yatırımları içinde ne büyüklükte?
Ben merak ettim. Eski bir Devlet Planlama Teşkilatı uzmanı olarak yıllık programları teker teker ayıkladım. Bu yazının altındaki tabloyu hazırladım. Tabloya bakınca da şaşırdım.
Enerji yatırımları Sayın Demirel'in ve Sayın Çiller'in hükümetleri zamanında kısıldıkça kısılmış. Sayın Demirel ve Sayın Çiller enerjiye çok az para ayırmış... Sayın Demirel ve Sayın Çiller sadece önceki hükümetlerin başlattığı santralları açmış. Kendilerinden sonrakilerin açması için santrallara para ayırmamış.
Sayın Demirel hesap adamıdır. Rakamları herkesten iyi bilir. Ben bunları Sayın Demirel bilmiyor diye yazmıyorum. Sayın Demirel'in bildiklerini halkımız da bilsin de içi rahatlasın diyerek yazıyorum...
Çünkü halkımız Barajlar Kralı Sayın Demirel'i çok sevdiğinden elektriği kesildikçe, kendine üzülmüyor da Sayın Demirel'e dertleniyor... "Boş ver. Biz karanlıkta kalmışız bir şey mi? Cumhurbaşkanımızın bile elektriği altı defa kesilmiş" diyerek üzüm üzüm üzülüyor.
Yapısal nedeni anlattıktan sonra şimdi de gelelim "güncel" nedene...
(1) Rusya'dan boru hattı ile yılda 6 milyar metreküp doğalgaz getiriliyor. Cezayir'den gemi ile likit halde getirilen doğalgaz da sisteme veriliyor. Yılda topu topu 10 milyar metreküp gaz imkanı elde ediliyor.
(2) Şimdilerde ülkede üretilen elektriğin üçte biri doğalgaz kullanan santrallardan çıkıyor. Bu nedenle 10 milyar metreküp doğalgazın yarısını santrallar kullanıyor. Dörtte biri ile şehirlerdeki halk ısınıyor, ocaklar yanıyor. Dörtte biri ile ise sanayi tesisleri üretim yapıyor.
(3) Doğalgaz miktarını artırmak, önceki hükümetlerin plansızlığı, ilgisizliği, başarısızlığı nedeniyle mümkün olamıyor. Mevcut borudan bu kadar gaz akıyor. Marmara Ereğlisi'ndeki dolum tesisleri ancak ve ancak gemi ile gelen 4 milyar metreküp sıvı gazı, doğalgaza çevirebiliyor.
(4) Buna karşılık Enerji Bakanlığı doğalgaz kullanacak yeni santrallar yaptırıyor. Belediyeler daha çok eve doğalgaz bağlıyor. BOTAŞ daha çok sanayiciye gaz kullandırıyor. 1998 kışını başa baş bitirdik. Yaz aylarında sanayideki üretim düşüklüğünden daha az elektrik kullanıldı. Yaz aylarında evler ısıtma için gaz tüketmedi. Aydınlatma için lamba yakmadı. Gazın eksikliği hissedilmedi.
(5) Geldik 1999 - 2000 kışına... Gelen gazın miktarında değişiklik yok. Ama gaza talip çok. Ya santrallara gaz verilmeyecek, ya şehirlerdeki gaz kısılacak, halk ısınamayacak, ocak yakamayacak ya da sanayi tesisleri duracak... Söyleyiniz bakalım bunun sorumlusu kim? Gününü gün eden, gelecek 4 yılı, 6 yılı düşünmeyen, enerji planlaması yapmayan hükümetler değil mi?
(5) Başımıza yeni bir dert çıktı... Rusya'dan gelen doğalgaz azaldı. Rusya'dan gelen gaz Ukrayna - Moldova - Romanya - Bulgaristan yolu ile geliyor. Ukrayna'nın Rusya Federasyonu'na 1.5 milyar dolar gaz borcu olduğundan Rus Federasyonu onun gazını kesti. Ukrayna da açığını, bizim borudan gaz çalarak karşılıyor. Moldova ve Bulgaristan da borudan birazcık gaz alınca, Türkiye'ye gelen gaz miktarı azalıyor. Bunun anlaşmalarla, konuşmalarla normale döndürülmesi mümkün ama 2000 yılı içinde borudan gelen gazı 6 milyar metreküpün, gemi ile gelen sıvı gazı 4 milyar metreküpün üzerine çıkarmak imkansız. Açık anlatımıyla bu yıl "ya ısınacağız ya ısınacağız".