Son 30 yılda (1970 - 1999 yılları arasında) Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, kamu imkanlarından enerji yatırımları için 27.5 milyar dolar para harcadı.
Bu harcamalar değişik hükümetler döneminde yapıldı. Harcamayı bütçeleyen ve yapan hükümetlere değişik politikacılar başkanlık etti.
Son 30 yılda enerji için en büyük harcamayı 8.1 milyar dolar ile Özal yaptı. Otuz yılda yapılan tüm harcamaların yüzde 30'u Özal döneminde gerçekleştirildi.
Demirel'in yaptığı harcamalar ise 5.5 milyar dolar tutuyor. Otuz yıllık harcamalar içindeki payı yüzde 20 dolayında.
Üçüncü büyük harcama oranı Ulusu hükümetleri döneminde gerçekleştirildi. Ulusu döneminde enerjiye 4.8 milyar dolar harcandı. Otuz yıllık harcama toplamında Ulusu döneminin payı yüzde 18'e yakın.
Çiller hükümetleri enerjiye 3.1 milyar dolar yatırdı. Otuz yıllık toplam harcamadaki payları yüzde 11 dolayında.
Sayın Demirel'in Milliyet Ekonomi'de 3 Aralık 1999 tarihinde yayımlanan "Enerji yatırımları ile ilgili açıklamasında", "Bugün Türkiye'nin 111 milyar kilovat/saat üretim kapasitesi vardır. Bu tesislerin yüzde 80'i Demirel veya hükümetlerinin gayretiyle gerçekleştirilmiştir" ifadesi yer alıyordu.
Bunun üzerine Devlet Planlama Teşkilatı tarafından izlenen yıllık yatırım gerçekleşmesi rakamlarını derledim. Bunları harcama yılındaki ortalama döviz kurundan dolara çevirdim. Son 30 yılda her yıl hükümetlerin enerji için ayırdığı ve harcadığı paraları bir tablo halinde çıkardım. Sonra 30 yılın hükümetlerinin listesini buldum. Harcama yılında kimin başbakan olduğunu listeye işaretledim. Tabii ki, yıl içinde hükümetler değiştiğinden yılın tümünü kapsayan sorumluluk söz konusu olamıyor. Ama gene de, yıl içinde hangi hükümetin harcama kararında etkin olduğu söylenebiliyor.
Sayın okuyucularım, "enerji yatırımları" hükümetler ve politikacılar için "nankör" yatırımlardır. Enerji yatırımı öncesi 2 veya 3 yıllık bir projeleme dönemi vardır. Para ayıran ve harcayan hükümet, harcamasının karşılığını göremez. Çünkü o harcamalarla yapılan santral 3 yıl ila 8 yıl (bazı defalar 12 yıl) sonra elektrik enerjisi üretmeye başlar.
Bu nedenle enerji işinde eli öpülesi olanlar, temel atan ile kurdeleyi kesenler değil, parayı bulup, kimin kurdele keseceğini dikkate almadan harcayanlardır. Geleceğe yatırım yapanlardır.
Türkiye 2000 yılının eşiğinde elektriksiz kalmış ise, bunun sorumlusu geçen 30 yılda enerji yatırımlarına para bulamayan ve para yatıramayanlardır.
Uzun yıllar TEK Genel Müdürlüğü yapan enerji uzmanı Behçet Yücel ile görüştüm. Öğrendiğime göre kurulu 26 bin megavatlık santrallar 140 milyon kilovat/saat enerji üretebilir. Kurulu sistemler genelde yüzde 20 güvenlik bandı ile çalışır. Türkiye'de bu yüzde 20'lik yedek enerji imkanı dağıtım hatlarındaki bozukluk nedeniyle toprağa gider, onun için Türkiye kurulu sistemden ucu ucuna elektrik alabilmektedir.
Türkiye geçen yıl 117.5 milyon kilovat/saat enerji tüketmiştir. Açık anlatımıyla tesislerimiz tam kapasite çalıştığında, talebi ancak karşılayabilmektedir.
Bugünlerde ise talebi ucu ucuna karşılayan sistemde darboğazlar çıkmıştır. Sistemin yüzde 23'ünü cevaplayan doğalgaz ile çalışan Bursa, Hamitabat ve Ambarlı santralları doğalgaz yokluğundan tam kapasite çalışamamaktadır.
Sistemin yüzde 23'ünü besleyen Fırat üzerindeki Karaköy, Keban ve Atatürk barajlarındaki üretim tesisleri su azlığından tam kapasite çalışamamaktadır. Mart ayının ortasına kadar Fırat'a su gelmeyecektir.
Sayın okuyucularım şimdi söyleyiniz bakalım. Elektrik kesintilerinin suçunu doğalgaz noksanına, Fırat'ın kuraklığına mı bağlayacağız? Yoksa zamanında yeterli yatırımı yapmayıp, 2000 yılına girerken Türkiye'yi talebi karşılayamayacak enerji tesisleri ile baş başa bırakanlara mı darılacağız?
Kaynak: DPT yıllık programlarından derlenen rakamlarla düzenlenmiştir.