Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önce bu yanlış anlamaları düzelteyim:- Enflasyonun düşmesi demek, fiyatların ucuzlaması demek değildir.- Enflasyon düşerken, bazıları için pahalılık artabilir.Şimdi de bunların ne olduğunu anlatayım:Enflasyon denilen şey ekonomideki parasal büyüklüğün, üretimden çok artması demektir.Basitleştireyim. Ekonomide 3 somun ekmek üretiliyor. Piyasadaki parasal büyüklük 3 lira. Bu durumda her bir somun 1 liraya satılır. Ekmek üretimi 3 iken, parasal büyüklük 6 liraya yükseltilir ise, 1 ekmek 2 lira olur. Ama ekmek üretimi 6ya çıkar ve buna paralel olarak parasal büyüklük 6 liraya yükseltilir ise ekmek gene l liradan satılır. Bu enflasyonun kaba anlatımıdır.Fiyat artışı ile enflasyon aynı şey değildir. Enflasyon yok iken de belli mal ve hizmetlerin fiyatı artabilir. Enflasyon var iken belli mal ve hizmetlerin fiyatı enflasyon oranının üzerinde artabilir. Belli mallardaki fiyat artışı, üretim teknolojisine, maliyet değişimine, talebe göre oluşur.Enflasyon döneminde fiyatlar genel olarak artar. Ama bazı mal ve hizmetlerin fiyatı daha az, bazılarınınki daha çok artar.Enflasyon olmayan dönemlerde ise (fiyatlar genel olarak artmaz ama) belli mal ve hizmetlerin fiyatı artabilir.Enflasyonun düşmesi demek, fiyatların ucuzlaması demek değildir. Enflasyon düştü denilince, 100 liraya doldurulan market sepeti 90 liraya doldurulmaz. 100 liraya doldurulan market sepeti, bir ay sonra 110 liraya doldurulur iken, 105 liraya doldurulur. Düşen fiyat değildir. Düşen aylık fiyat artış oranıdır. Enflasyonda genel fiyat artışı devam eder. Ama azalarak devam eder.Gelelim "enflasyon düşerken pahalılığın artmasına".Pahalılık "kişinin gelir durumuna göre değişen" bir kavramdır.On iki aylık fiyat artış oranlarının ortalamasına göre 2003 yılında tüketici fiyatları yüzde 25.3 oranında arttı. Bu demektir ki, Ayşe Hanım Teyzem, 2002 yılında 100 liraya doldurduğu market sepetini 2003 yılında 125.3 liraya doldurdu.Eğer Ayşe Hanım Teyzemin 2002 yılında 100 lira olan geliri 2003 yılında sadece 115 lira olmuş ise, Ayşe Hanım Teyzem için "hayat pahalılanmış" demektir. Çünkü geliri, mal ve hizmet fiyatlarındaki artış kadar artmamıştır. Geliri ile daha az mal ve hizmet alabilmektedir.Ali Rıza Bey Amcamın 2002 yılında 100 lira olan geliri 2003 yılında 150 lira olmuş ise, o pahalılıktan şikayet edemez. Sadece fiyat artışından şikayet eder. Çünkü onun geliri, maket sepetinin fiyatındaki artıştan daha fazla artmıştır. Onun için pahalılık yoktur. Fiyat artışı vardır.2003 yılında hükümetin toptan eşya fiyatlarındaki artış hedefi yüzde 17.4, tüketici fiyatlarındaki artış hedefi yüzde 20 idi.Kamuda ve özel sektörde birçok işveren 2003 yılı enflasyon hedefi olarak yüzde 17.4 oranını benimseyerek, çalışanların ücretlerine bu oranın altında üzerinde (yüzde 15 - 20 dolayında) zam yapmıştı.İşçi Memed kardeşimin ücreti de 2003 yılında 100 liradan 120 liraya yükseltilmişti. 2003 yılının 12 ayında tüketici fiyatları ortalama yüzde 25.3 oranında arttı. İşçi Memed kardeşim 100 liralık market sepetini 125.3 liraya doldurabildi. Bu nedenle İşci Memed kardeşim 2003 yılında enflasyonun düşmesinin keyfini alamadı. Onun için hayat 2003 yılında pahalılandı.2004 yılında da işçi Memed için benzer tehlike söz konusu. Çünkü ücret ayarlamaları hükümetin (aralık - aralık ayları, toptan eşya fiyatları artış oranı hedefi)ne göre yapılacak. Halbuki işçi Memedi ilgilendiren yıllık ortalama tüketici fiyatları artış oranıdır. Bu oran, hükümetin açıkladığı hedefin devamlı üzerinde gerçekleşiyor. Ve de bu nedenle işçi Memed kardeşim pahalılıktan hep yakınıyor. Derdini de kimseye anlatamıyor. guras@milliyet.com.tr Enflasyon düşüyor. Çok kimse enflasyonun düşmesini beklemediğinden, yanlış anlamalar ortaya çıkıyor.