Enflasyon düşerken pahalılık artar mı? Artar... Halk için önemli olan enflasyonun düşmesi değil, hayatın pahalılanmamasıdır. Halbuki şimdilerde enflasyonun düşmesine rağmen (memurlar ve kamu işçileri hariç) dar ve sabit gelirliler için ve halk için pahalılık artıyor.
Nedenini anlatayım. Enflasyon, pahalılık, fakirleşme, fiyat artışı farklı şeylerdir. Dördü de farklı anlama gelir.
Enflasyon: Parasal büyüklüklerdeki artışın milli gelirdeki artışın üzerine çıkmasıdır. Parasal talebin, piyasaya arz edilen mal ve hizmetten fazla artmasıdır.
Pahalılık: Belli dönemde mal ve hizmet fiyatlarının gelirden fazla artmasıdır.
Fakirleşme: Milli gelirin (bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerinin) artan nüfustan daha düşük bir artış göstermesidir.
Fiyat artışı: Mal ve hizmet fiyatları genel düzeyinin yukarıya çıkmasıdır.
Şimdi de neyin ne olduğunu açıklayayım.
(1) Enflasyon: Piyasada 4 somun ekmek var. Halkın cebinde de 4 birim para var. Bu durumda 1 somun ekmek 1 paraya satılır. (Dört para bölü dört somun, somun başına bir para eder.) Piyasada 4 somun ekmek var iken, para miktarı 8 olur ise, her bir somun ekmek 2 paraya alıcı bulur. (8 para bölü dört ekmek, ekmek başı 2 para eder.)
Diyelim ki piyasadaki para miktarı artmadı. Piyasada gene dört birim para var. Ama üretim (milli gelir) düştü. Piyasaya 4 ekmek yerine 2 ekmek çıktı. Piyasadaki para miktarı değişmediği halde mal arzı düştüğü için fiyat gene artar. Her bir somun ekmek 2 paraya satılır. (Para miktarı 4 birim, ekmek miktarı 2 birim ise, ekmek başına 2 birim para düşer.) İşte geçen yıl üretim düşüklüğüne, milli gelirdeki küçülmeye rağmen enflasyon böyle devam etti.
Demek ki enflasyon denilen şeyi iki kaynaktaki gelişme belirliyor: Piyasaya arz edilen mal ve hizmet ile parasal talep. Parasal talep mal ve hizmet arzının üzerine çıkınca, fiyatlar artıyor, buna da enflasyon deniliyor.
(2) Pahalılık: ‘Enflasyondan bağımsız’ bir olgudur. Kişiye göre değişir. Bazılarına göre pahalılık vardır. Bazılarına göre yoktur. Belli bir dönemde, mal ve hizmet fiyatlarındaki artış kadar gelirini artıran için pahalılık yoktur. Diyelim ki, 1 somun ekmeğin fiyatı 1 birim paradan 2 birim paraya yükseldi. Bu bir enflasyondur. Diyelim ki o dönemde ekmek satın alanlardan birinin geliri 1 parada kaldı. O kişi için hem enflasyon vardır. Hem pahalılık vardır.
Diyelim ki, ekmek satın alanlardan ötekinin geliri de o dönemde 1 birim paradan 2 birim paraya yükseldi. Ekmek fiyatının 1 birimden 2 birime çıkması o kişi için enflasyon göstergesidir, ama o kişi için ekmek pahalılanmamıştır. Pahalılık söz konusu değildir. Çünkü geliri ekmek fiyatındaki artış kadar artmıştır. (İşte bu nedenle diyoruz ki, maaş ve ücretleri enflasyona endeksli olarak yükseltilen kamu memurları ile kamu işçileri için enflasyon vardır ama, onlar pahalılığı hissetmez.)
(3) Fakirleşme’nin enflasyonla ve pahalılıkla ilgisi yoktur. Fakirleşme milli gelirin (ülkede bir yıl içinde üretilen mal ve hizmet miktarının) nüfus artışı kadar artmaması ile ortaya çıkan bir olgudur. Diyelim ki 2000 yılında ülkemizin milli geliri 100 idi. Yıllık nüfus artışımız yüzde 1.5 dolayında. Demek ki, 2001 yılında, halkın 2000 yılındaki zenginlik düzeyini koruyabilmesi için milli gelirinin 101.5 olması gerekirdi. Halbuki ne oldu? 2001 yılında milli gelir yüzde 9.4 oranında geriledi. Demek ki, 101.5 olacak yerde 90.4 oldu. Demek ki, halk zenginlik çizgisini koruyamadı. Tersine gelişme oldu ve halk fakirleşti.
(4) Fiyat artışı; enflasyon, pahalılık ve fakirleşmeden de bağımsız bir iştir. Bir malın veya hizmetin fiyatının yukarıya çıkmasıdır. Bir malın veya hizmetin fiyatı; enflasyon, pahalılık ve fakirleşme yokken de yukarıya çıkabilir. O yıl dolu vurur. Çilek fiyatı artır. Yeni teknoloji ile bir bilgisayar piyasaya sürülür. Bilgisayar fiyatları artar... Bir malın veya sınırlı sayıdaki mal ve hizmetin fiyatının artması ekonominin bütününü etkilemeyebilir.
İşte Sayın okuyucularım, bu anlatımlar çerçevesinde özetleyeyim.
(1) Enflasyon düşüyor demek, fiyatlar ucuzluyor demek değildir. Fiyatlardaki artış hızı geriliyor, fiyatlar artıyor ama daha az artıyor demektir.
(2) Enflasyon olduğu halde bazı kimseler pahalılığı hissetmeyebiliyor. Enflasyona rağmen bazı kişiler daha iyi yaşam şansına sahip olabilir.
(3) Dar ve sabit gelirliler, halkımız, gelirleri enflasyon kadar artmadığından pahalılıktan yakınmaktadır. Pahalılık onları ezmektedir. Enflasyonun düşmesi bunun için onları mutlu edemiyor.