İstanbul’un en güzel ayları nisan ve mayıs aylarıdır. Nisan başından erguvanlar ve mor sümbüller, mor-mor, erguvan - erguvan açmaya başladı. Yaprakları yeni yeni yeşeren ağaçların yeşillikleri arasında erguvanın rengi ile salkımların moru insanı büyülüyor.
“İznik mavisi” ile simgelenir ise, Bizans’ın rengi de “erguvan veya mor”dur. Bizans imparatorları Sultanahmet’teki Büyük Saray’ın “Mor Odası”nda doğar, “erguvan” kaftan giyerlerdi.
İstanbul’da iseniz veya şu günlerde İstanbul’a yolunuz düşer ise, Boğaz’a doğru uzanınız. Boğaz’ın iki yamacındaki erguvanları ve de mor salkımları seyrediniz.
Ekmek önemli de...
Ben atmış yıldır “ekonomi ile yatıp kalkıyorum”. Atmış yılda ekonomide hiçbir şey değişmedi. Atmış yıl önce de fakirlik vardı. Üretim yetersizdi. Döviz açığımız başımızın derdi idi. İşsizlikten herkes yakınırdı. Nasıl bundan önce önemli değişim gerçekleşmedi ise kısa sürede ekonomide iyileşme bekleyenler yanılır. “Ekonomi düzelsin sonra keyfimize bakarız” bekleyişinde olanların muratlarına ermeleri mümkün görülmüyor.
Unutmayınız, hayat sadece faiz, döviz ve borsadan ibaret değil... Tabii ki ekonomik sorunlar önemli. Fakirlik başa bela... Herkesin kendine göre derdi var... Ama bütün bunlar çevredeki güzelliklere göz kapamayı gerektirmiyor... Tam tersine. Tabiatın sergilediği güzellikler, ekonomik sorunların da, ailevi sorunların da, kişisel sorunların da bir süre unutulmasına imkan veriyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Tuğrul Erkin’in genel sekreter olduğu dönemde başlatılan ağaçlandırma ve çiçeklendirme faaliyeti devam ediyor. İnsanlar şimdilerde ağaca, çiçeğe daha fazla ilgi gösteriyor... Yolların iki yanı, parklar ve bahçeler giderek yeşilleniyor. Boğaz’daki çirkin yapılaşmanın bir bölümü yeşilin arkasında görünmez oluyor...
Bunlar olumlu gelişmeler... İstanbul’un eski fotoğraflarına bakınız... Boğaz’ın iki yanındaki tepelerin çıplak olduğunu görürsünüz... İstanbul şimdilerde çok daha yeşil...
Her çocuğa bir çınar dikiniz
Daha önce de yazmıştım. On yıl öncesi Büyükşehir Belediyesi’nin bir afişi dikkatimi çekmişti. “Doğan her çocuk için bir çınar, ölen her yakınınız için bir selvi dikiniz” deniliyordu. Birkaç yıl sonra da “İstanbul’un ağacı erguvandır. Bir erguvan da siz dikiniz” şeklinde bir afiş sokakları süslemişti...
Bizim bahçemiz yok. Karı koca iki bina arasına, garajın üstüne serilen toprak bölüme bir erguvan fidesi ve birkaç mor salkım diktik... Her mevsim büyüdüklerini, çiçek açtıklarını gördükçe mutlu oluyoruz.
Erguvanların rengi güzel de, uzun süre kalmıyor... Ama mor salkımların ömrü daha uzun oluyor. Mor salkım en küçük toprak parçasına dikilebiliyor. Hızlı büyüyor. Uzuyor, her yeri sarıyor.
Önce etraftaki erguvanları ve mor salkımları seyrediniz. Hoşunuza gidiyor ise, siz de bahçenize, apartmanınızın önüne, arkasına veya yolun kenarına birer erguvan veya mor salkım dikiniz. Mor-mor, erguvan- erguvan açsın.
(Boğaz’ın iki yanındaki erguvanları denizden seyretmenin zevkine doyulmaz. Şehir Hatları Vapurları şimdilerde uzun ve kısa Boğaz turu yaptırıyor. Vapurlar Ortaköy İskelesi’ne 13.20-14.30 ve 15.50’de uğruyor. Tur ücreti kişi başı 10 TL.)