Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mayıs ayında IMF ile ilişkilerimizin bundan sonra nasıl yürüyeceği (Türkiye-IMF ilişkisinin yeni şekli) belirlenecek. Belirlenen ilişki şekli kapsamında Türkiye’nin uygulayacağı “ekonomik program” bir kâğıda dökülecek. Bu kâğıdın altı imzalanacak. Ve de Türkiye’nin “taahhüdü” olarak IMF’ye sunulacak. Dünyaya açıklanacak.
IMF ile bundan sonra ilişkilerin nasıl yürüyeceği, Türk halkını çok hem de pek çok ilgilendiriyor. Bu ilişki şekline dayalı olarak hazırlanacak program Türk halkını çok hem de pek çok ilgilendiriyor.
Ama geliniz, görünüz ki, neler olduğundan ve de programın içeriğinden halkımızın haberi yok.
Unutulmasın... Bu programlar belli süre sadece bunu imzalayan hükümeti değil, daha sonraki hükümetleri de bağlıyor. IMF’ye verilecek programda, toplanacak vergi ve bu verginin harcanma şekli hakkında taahhütler yer alacak. Hükümetin neleri satacağı, ne zamana kadar satacağı, eline geçen parayı ne yapacağı konusunda taahhütler yer alacak. Hükümetin memura, işçiye, çiftçiye ne vereceği belirlenecek. Yüksek faiz, ucuz döviz politikasının devam edip etmeyeceği yer alacak. 

Halk bilgilendirilmiyor

IMF ile ilişkilerin şeklini belirlemek, bu ilişki şekline göre bir program hazırlayarak uzun süre için hükümetleri ve ülkeyi bağlamak çok çok önemli bir iştir. Bu iş, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in tek başına, ve de kendine göre, “formalite olarak” yapacağı bir iş değil, ülke halkını ilgilendiren bir iştir.
Halkın olup bitenden, olacak biteceklerden haberinin olması gerekir.
Türkiye’de şimdilerde bir plan ve program enflasyonu var... Çok sayıdaki bu plan ve programların bizim kendimiz için hazırladıklarımızın uygulanıp uygulanmadığını izleyen, bunlara sahip çıkan yok. Ama IMF, Dünya Bankası ve AB gibi kurumlarla ilişkileri sürdürmek için hazırlanan programları bu kuruluşlar “çatır çatır” uygulatıyor.
Hükümetler istese de istemese de, halkın canı yansa da yanmasa da bu programlar uygulanıyor. 

Yok program, yap program

Planlı ekonomi sistemi içinde ekonomiye yön vermesi gereken ana plan “Beş Yıllık Kalkınma Planı”dır. Programlar ise, bu plana göre hazırlanacak “Yıllık Ekonomik Program”lardır.
Mehmet Kaya’nın Dünya gazetesinde “Ekonomimiz plan zengini oldu” başlığını taşıyan yazısında, ülkedeki plan ve program enflasyonuna işaret ediliyordu. Kaya’nın yazısından esinlenerek yürülükteki plan ve programları belirlemeye çalıştım.
Devlet Planlama Teşkilatımız, kalkınma planını ve yıllık programı hazırlamayı sürdürüyor. Bunların uygulandığı varsayılıyor. Maliye’nin 3 yıllık bütçe programı var. 60. hükümetin programı yürürlükte.
Hükümetin eylem planı ve de bundan ayrı acil önlemler paketi var. Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu da bir eylem planı hazırladı. Stand-by anlaşmasına bağlı olarak IMF ile belirlenen program uygulanıyor. AB için katılım öncesi bir ekonomik program hazırlandı. AB için hazırlanan bir de “AB Ulusal Programı” var.
Ve de sonuç olarak bu plan ve program bolluğu içinde Türk ekonomisi hâlâ kırılgan. Sürdürülebilir bir büyüme ve istikrar özlemi sürüyor.