Bir malın fiyatı arz ve talebe göre oluşur. Faiz paranın fiyatıdır. Türk lirasının fiyatı olan faiz de arz ve talebe bağlıdır. Piyasada Türk lirası az, talep fazla iken fiyatı (faizi) yükselmektedir. Faizin yükselmemesi için ya talebi kısmak ya da arzı artırmak gerekir. 2000 yılının sonunda faizdeki yükselmenin nedeni banka sisteminden ve Hazine'den gelen talep baskısıdır. Hazine'nin ve banka sisteminin de para ihtiyacı o kadar büyüktür ki, bunu kısmaya imkan yoktur.
Bunun içindir ki, 2000 yılı sonundaki faiz artışını dizginlemek için yapılacak tek şey piyasaya Türk lirası arzını artırmaktır. Türk lirası arzı (piyasadaki Türk lirası) değişik yollardan artırılabilir.
(1) Üretim artırılır. Ekonomi canlandırılır. Üretimdeki her artış, gelir artışı demektir. Artan üretim oranında piyasaya Türk lirası çıkarılır. Bu tür para arzının enflasyonist etkisi yoktur.
(2) Üretim artışı olmadan piyasadaki parayı artırmanın en kolay yolu Merkez Bankası'nın banknot bastırarak piyasaya sürmesidir. Piyasa hemen rahatlar. Önce faiz düşer gibi olur. Ama enflasyon tırmanışa geçeceğinden bir süre sonra faiz gene yükselir.
(3) Piyasadaki Türk lirasını artırmanın bir başka yolu, döviz girişine bağlı olarak piyasaya Türk lirası vermektir. 2000 yılı başında uygulamaya konulan istikrar programı bu ilkeyi benimsemiştir. Merkez Bankası'na ne kadar döviz satılırsa Merkez Bankası da piyasaya o kadar Türk lirası sürecektir.
2000 yılının son aylarında faizin durup dururken yükselmesinin tek nedeni vardır. Döviz gelmesi beklenirken, ülkeden döviz kaçmıştır. Döviz gelecek piyasaya Türk lirası çıkacak, faiz daha da düşecek bekleyişi sürerken, çıkan döviz kadar Türk lirası Merkez Bankası'nın kasasına girmiş, piyasadaki Türk lirası azalmış, buna karşılık bankaların Türk lirası talebi artmış, arz ve talep dengesizliği sonucu faiz yükselmiştir.
İstikrar programından vazgeçilmediği sürece, IMF'ye verilen sözlere bağlı kalındığı sürece faizin aşağıya inebilmesi için piyasaya Türk lirası çıkarmanın tek yolu döviz bulmaktır.
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) döviz durumu bozulan ülkelere yardım için verdiği döviz kredilerinin bir özelliği vardır. Bu krediler sadece ülkenin rezervini güçlendirmek için Merkez Bankası hesabına girer. Hesabı süsler. Karşılığında piyasaya Türk lirası çıkarılmaz. Piyasaya Türk lirası çıkarmak için, (1) Ya dışarıdan yatırım veya kredi olarak dövizin gelmesi gerekir. (2) Ya da Türk halkının döviz hesabını bozup, Türk lirasına geçmesi gerekir.
(1) Türk halkının tasarruflarının yarısı Türk lirasında yarısı dövizdedir. Türk halkı dövize en fazla yüzde 10 dolayında faiz alabiliyor. Hükümet önümüzdeki yıl döviz fiyatının en fazla yüzde 15 dolayında artacağı teminatını veriyor. Bu tablo bir yılda dövizin yüzde 25 Türk lirası getirisine işaret eder. Buna karşılık reponun birikimli faizi yıllık yüzde 100 dolayındadır. Hükümet önümüzdeki yıl enflasyon artışının yüzde 10, yüzde 15'lerde kalacağı teminatını veriyor. Bu bir yılda Türk lirasının yüzde 80 dolayında getirisine işaret eder. İşte buna rağmen Türk halkı dövizini bozdurup Türk lirasına geçmiyor.
(2) Günümüzde Türk lirasının aylık yüzde 6 dolayındaki faizine karşılık döviz fiyatındaki yüzde 0.8 dolayındaki değişim (kur ayarlaması) Türkiye'ye döviz getirecek yabancılara yıllık yüzde 60 oranında döviz getirisi sağlıyor. Böyle bir getiri dünyada yok. Buna rağmen yabancılar (şimdilik) Türkiye'ye döviz getirmiyor.
Türk halkı döviz birikimlerini Türk lirasına çevirmez ise, yabancılar döviz getirmez ise, bu faiz oranı düşmez. Düşemez. Daha da yükselir. Halbuki bu yüksek faizin Türk halkını dövizden Türk lirasına dönmeye, yabancıları Türkiye'ye döviz getirmeye teşvik etmesi gerekir?
Neden bu olmuyor?
Ege Cansen "bilge kişidir". Bunun nedenini sorduğumda bana bir hikaye anlattı. Farenin deliğinin iki adım önüne bir kalıp peynir koymuşlar. Fareye seslenmişler: "Hadi çık da karnını doyur. Bak ömür boyu hayal edemeyeceğin kadar kocaman bir kalıp peynir..." Fare bakmış bakmış... "Karnım çok aç ama... Yemezler abicim" demiş. "- Mükafat çok büyük... Tehlike çok az görünüyor. Bu işte mutlaka bir terslik vardır!.."
İşte o biçim sayın okuyucularım. Mükafatın büyüklüğüne rağmen halkımız dövizden Türk lirasına geçmiyor, yabancılar döviz getirmiyor.