Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yıllardır yüksek faiz politikası uygulanıyor. Türkiye’deki faiz dünyanın en yüksek reel faizi. Ama geliniz görünüz ki, Merkez Bankası enflasyon hedeflerini bir türlü tutturamıyor. Tutturamayınca da bir gün faizi, ertesi gün enflasyon tahminini yükseltiyor.
Bu yüksek faiz kimin cebinden çıkıyor? Saf ve bakir Türk halkının cebinden KDV ve ÖTV olarak çıkıyor. Yüksek faiz üretimin, istihdamın ve sonunda da refahın artışını engelliyor.
Yüksek faize rağmen Merkez Bankası enflasyonu önleyemedi. Önleyemiyor. Yüksek faiz hem enflasyonu hem cari açığı yükseltiyor.
Bu politikalar 5 gün önce uygulanmaya başlanmış olsa “Du’ bakalım n’olacak? Bekleyelim, görelim” denir. Beş yıldır ekonominin canı çıktı... Hâlâ yanlışta ısrar sürüyor.
Sayın okuyucularım, sayın halkım... Yüksek faiz enflasyonu indiremez, bindirir. Yüksek faiz cari açığı küçültemez, büyütür.
Basitleştirerek tekrar anlatayım. 

YTL pahalı, döviz ucuz
- Tek paraya dayalı ekonomilerde (örneğin ABD’de, Almanya’da) merkez bankaları faizi yükseltince, kredi kullanmak pahalı hale gelir. Bu tür ekonomilerde ekonominin çarkı krediyle döner. Kredi maliyeti pahalanınca (krediyle ev, otomobil, beyaz eşya alan, krediyle bolca harcama yapan) insanlar tüketimini frenler. İşadamları yatırımları ve üretimi kısar. Ekonomide genel talep yavaşlayınca enflasyon kontrol altına alınmış olur.
- Bizim ekonomimiz çok paralı bir ekonomi olarak çalışıyor. Piyasada YTL ile döviz yan yana işlem görüyor. Merkez Bankası faizi yükseltince YTL’nin faizini yükseltiyor. YTL ile borçlanmanın fiyatı yüzde 20 dolayında. Fakat dünya piyasalarında dövizle borçlanmanın maliyeti yüzde 5 dolayında.
- Merkez Bankası faizi yükselttikçe özel sektör kuruluşları (bankalar ve özel sektör firmaları) yurtdışından yüzde 5 dolayında faizle borçlanarak Türkiye’ye (yılda 30-40 milyar dolar) döviz getiriyor. İnsanlar yurtdışından doğrudan dövizle borçlanamıyor ama, özel sektör kuruluşları dışarıdan getirdikleri ucuz faizli döviz kredileriyle insanlara ucuz ve uzun vadeli kredi imkânı sağlıyor. Bankalar kredi kartlarına faizsiz veya düşük faizli 6-8 taksit imkânı veriyor. Firmalar doğrudan 8-10 taksitli faizsiz veya düşük faizli mal satışını artırıyor. Yatırımcılar yüksek faizli YTL kredisi yerine ucuz faizli döviz kredisiyle makine alıyor. 

Talep şişiyor
Açık anlatımıyla, Merkez Bankası YTL faizini yükseltince Türkiye’de kredili yatırımlar ve tüketim frenlenmiyor. Tersine şahlanıyor. Talep daralmıyor, tersine, genişliyor. Sonuç olarak enflasyon aşağıya inmiyor. Yukarıya çıkıyor.
- YTL faizi yüzde 20’ler, döviz faizi yüzde 5’ler dolayında olunca ve de Merkez Bankası döviz fiyatını sabit tutma konusunda güvence verince, bankalar ve özel sektör kuruluşları yurtdışından borçlanarak yurtiçine döviz getirmeyi sürdürüyor. Yurtdışından içeri giren döviz bolluğu nedeniyle döviz fiyatı düşüyor.
- Döviz fiyatı düşünce ithalat ucuzluyor. İthalat ucuzlayınca insanlar daha fazla tüketim malı kullanıyor. Sanayici yerli girdi yerine ucuz ithal girdi kullanımını artırıyor. Bunun sonucu üretim artmıyor. Yerli ve yabancı yatırımcı yeni yatırımlar yapmıyor. Yeni iş imkânları yaratılamıyor.
- Ekonomi ithalat bağımlısı hale geldiği için cari açık/döviz açığı büyüyor.
Döviz açığı büyüdükçe Merkez Bankası döviz girişinin aksamaması için faizi biraz daha yükseltiyor.
Böylece ekonomi içinden çıkılamaz bir kısır döngüye (fasit daireye) girmiş oluyor.
Bilmem durumu arz edebildim mi?