Önce kendi içimizde, ülkemizde bunu yapmak, sonra ülkemizin içinde bulunduğu bu karışık bölgede birlikte yaşamaya (Yabancılar buna "co-habitance" diyor.), alışmaya mecburuz. Mustafa Kemal'in "Yurtta sulh, dünyada sulh" dediği şey de işte budur.Forum İstanbul Enstitüsü Başkanı Yavuz Canevi, geçen hafta sonu İstanbul'da iki gün süren toplantıların amacını böyle özetliyor."Forum İstanbul", "Hedef 2023" başlığı altında Cumhuriyet'in 100'üncü yılı için yeni bir vizyon oluşturma arayışındaki çalışma grubunun adıdır.Şeref Özgencil'in yayımladığı "Finans Dünyası" dergisinin şemsiyesi altında bir araya gelen, Ankara'dan İstanbul'a göçmüş eski kamu çalışanları, İstanbul'daki akademisyenler, önde gelen işadamları bu forumu oluşturdu. Bu enstitüyü kurdu. Bu hareket, "daha iyi bir Türkiye, daha iyi Türk insanı" arayışına odaklanmış, gönüllü bir harekettir. Başkaları, "medeniyetler çatışması"nı körüklerken, acaba biz Türkler, kendi bölgemizde neden "medeniyetler buluşmasını/uyuşmasını" sağlamak için "öncülük" etmiyoruz? Neden "hoşgörü"ye dayalı "birlikte yaşama" tezinin güçlü savunucusu olmuyoruz? Geçen hafta sonu iki gün süreyle, yurtdışından gelen uzmanlar ile bizim katılımcılarımız, dünyadaki toplumsal ve ekonomik dengesizliklerin ortaya çıkardığı toplumsal çatışmanın ortasında kalan, özellikle petrol kavgasının içine düşen Türkiye'nin sektörel, bölgesel ve küresel rolünün önümüzdeki yıllarda nasıl şekilleneceğini tartıştı.Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den oluşan ve de hızlı büyüme potansiyelini temsil eden ülkeler grubuna (Bunlara BRIC adı veriliyor.) Türkiye'nin de katılma şansı üzerinde duruldu. Uluslararası dinamikler ve vizyon açısından Türkiye'nin bir enerji koridoru ve enerji merkezi olabilme potansiyelini nasıl değerlendirebileceği konuşuldu.Barış ve refahın anahtarı birlikte yaşamak. Birlikte yaşamanın anahtarı ise insanların birbirine tahammül etmesi ve hoşgörü... İyi de hoşgörünün sınırı nedir? Vizyonsuz olmuyor Bu konuların tartışıldığı oturumda emekli büyükelçilerimizden Özdem Sanberk ciddi bir konuyu gündeme getirdi. "Hoşgörü mü, hukuk mu?" Hukuk olmadan, hukuku bir yana atarak, hoşgörüye dayalı olarak birlikte yaşamak mümkün mü? Yoksa esas olan, adaleti gözeten bir hukuk sistemi içindeki hoşgörü mü?Koç Holding Bilgi Grubu Başkanı Ali Koç ise öncelikle kendi ülkemizde birlikte yaşama şartlarını gerçekleştirmemizin önemini vurguladı. Ancak ondan sonra bölgede birlikte yaşama şartlarının oluşması için liderliğe soyunabileceğimizi hatırlattı.İki gün süreyle (1) Çokkültürlülük, bütünleşme ve farklılık, (2) Avrupa kimliğinde Türkiye'nin rolü, (3) Bölgesel enerji merkezi olarak Türkiye, (4) Birlikte yaşama, co-habitance, (5) Yeni ekonomik güçler olarak BRIC ve Türkiye, (6) Bölgesel tarım merkezi, turizm merkezi olarak Türkiye, (7) Küresel ekonomik kalkınma ve büyüme konularında yabancı ve yerli uzmanların tartışmaları kamuoyuna yeterince yansıyamadı. Uzmanların tebliğlerini, tartışmaları Forum İstanbul Enstitüsü kitap haline getirerek yayımlayacak. İlgilenenlere bu yayını elde etmelerini öneririm. guras@milliyet.com.tr Hukuk ve hoşgörü