G-20’lerin ABD’nin Pittsburgh şehrinde dün başlayan toplantıları bu akşam sona erecek. Türkiye de G-20 (20’ler Grubu) diye adlandırılan bu grubun üyesi.
Grubun diğer üyeleri ABD, Hindistan, Japonya, Brezilya, Rusya, Almanya, Arjantin, Fransa, Suudi Arabistan, Meksika, Güney Afrika, Birleşik Krallık, Güney Kore, İtalya, Çin, Kanada, Avustralya, Endonezya. Avrupa Birliği’nin de eklenmesiyle sayı 20 oluyor.
Grubun ekonomisi en zayıf iki ülkesinden biriyiz. Ama böyle bir grupta yer almak, dünyanın devleriyle aynı masaya oturmak bizim için büyük bir şanstır.
Dünyadaki tüm ülkelerin gayrisafi yurtiçi hasılaları -GSYİH (Bir yılda ürettikleri mal ve hizmetlerin parasal toplamı: Yarattıkları katma değer/Elde ettikleri gelir) yaklaşık 54.8 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor. G-20’ler toplam 48.2 trilyon dolar GSYİH ile dünyadaki ekonomik gücün yüzde 88’ini temsil ediyorlar. Kalan 6.5 trilyon dolar GSYİH’yi ise diğer ülkeler paylaşıyor.
Başkaları düzeliyor
G-20 ülkelerinin 6’sının krizden sonra toparlanma sürecine girdiği, 4’ünün ekonomisinde büyümenin başladığı biliniyor.
Bizim ihracatımız için önemi olan, Avrupa’nın 2 büyüğü, Almanya ve Fransa’da büyüme yüzde 1.5’e yaklaşmış durumda.
Biz “Kriz teğet geçecek mi, geçmeyecek mi?” tartışmasıyla vakit harcarken bir de gördük ki, G-20’ler arasında krizden en fazla etkilenen, en fazla küçülen ülke Türkiye olmuş. Bunun sonucu işsizlik oranında da Türkiye rekor kırdı.
Çok kişi merak ediyor: G-20 toplantısı bize ne getirecek?
- G-20 toplantısında ele alınacak konuların, alınacak kararların hiçbirinin doğrudan bizim sorunlarımızla ilgisi yok. Fakat biz G-20’lerin dünyasının/pazarının, “sesi çıkmayan, sesini çıkarsa da kimsenin sesini duymadığı” bir parçasıyız.
- Bu kriz gösterdi ki, G-20’lerin dünyasında işler kötü giderse bundan en fazla biz zarar görüyoruz. Demek ki G-20’lerin dünyasının/pazarının iyiliği, bize de iyilik getirecektir. G-20’nin güçlü ülkeleri şimdilerde (tabii ki kendi yararlarını da dikkate alarak) (1) Öncelikle dünya ekonomisini canlandırmak (2) Krizin hasarlarını onarmak (3) Yeni krizlerin olmaması için yeni düzenlemeler yapmak arayışında.
Derdimiz, üretimin artması
Örneğin gündemin öne çıkan bir konusu, büyük bankaların ve şirketlerin tepe yöneticilerinin maaşlarının ve başarı primlerinin sınırlandırılması... Bizim böyle bir sorunumuz, derdimiz yok. Ama büyük ekonomilerde, büyük bankaların, finans kuruluşlarının, şirketlerin tepe yöneticilerinin, maaş ve primlerini yükseltmek arayışında ciroyu ve kârlılığı şişirmeye dönük işlemlerinin krize neden olduğu görüldü. İşte bu nedenle, bu konu G-20’lerin gündemine girdi.
Evet, bizim ülkemizde böyle bir sorun yok ama ABD’de, İngiltere’de ve diğer ülkelerde yüksek prim arayışındaki yöneticilerinin neden oldukları zararı sonunda Türkiye de ödüyor. Neden oldukları kriz, Türkiye’de de büyümenin durmasına yol açıyor.
İşte bu nedenle, G-20’lerde alınacak kararlar, doğrudan olmasa da dolaylı olarak bizi de ilgilendiriyor. Dünya ekonomisindeki iyilik bizim üretimi ve istihdamı artırmamıza imkân verecek.
Ne demiş büyüklerimiz: Komşuda pişer, bize de düşer!