2013 yılında ekonomi yüzde 4.0 oranında büyüdü.
(1) Büyüme iyi bir şeydir. Biz her ne kadar yüzde 3-4 büyümeyi küçümsüyoruz ama, dışarıdan bakanlar için bu yüksek bir büyüme oranıdır. Çünkü dünya ülkeleri yüzde 1, yüzde 2 büyümede zorlanıyor. Biz de bundan böyle yüzde 4’ler dolayında büyümeye razı olacağız.
(2) Ne var ki biz nüfusu artan ve de başka ülkelerden geri kalmış bir ülkeyiz. Yüzde 4 büyüme:
(a) Nüfus artışı nedeniyle kişi başı milli gelir artışına çok az katkı yapıyor. Sabit fiyatla yüzde 4.0 büyüdük. Sabit fiyatla kişi başı milli gelir artışı yüzde 2.8 oldu.
(b) Bizden önce yola çıkan, yol alan ülkelerde kişi başı milli gelir dolar olarak 30-40 bin dolarlarda dolanıyor. Biz ise son 6 yıldır 10 bin dolar tuzağından kurtulamıyoruz.
(3) Bizdeki büyüme, üretimden çok tüketime ve ithalata dayanır hale geldi.
(a) Ürettiği-mizden, üretimden sağladığımız gelirden fazlasını tüketiyoruz.
(b) Gelirimizden fazla tüketmek için dışarıdan devamlı borçlanıyoruz. Cari açık (döviz açığı) veriyoruz. Devamlı borçlanarak yaşıyoruz. Bulduğunuz borcu yatırıma ve üretime yöneltecek yerde tüketiyoruz.
2013’te ekonomi son 3 ayda coştu
I) Üretimin katkısı sınırlı
İmalat sanayi yüzde 3.8 oranında büyüdü. Bu büyüme de son 3 aydaki üretim artışından kaynaklı. Yılın ilk üç ayında yüzde 1.8, yüzde 3.6, yüzde 4.9 büyüyen imalat sektörü son 3 ayda da yüzde 3.9 büyüyünce imalat sektörünün yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 3.8 oldu.
İmalat sektörü ekonominin ortalama büyüme oranının gerisinde büyüme gösterirken, inşaatta yıllık büyüme yüzde 7.1, ticarette yüzde 4.9, konaklama ve lokanta kesiminde yüzde 9.2, finans kesiminde yüzde 9.8.
Tarımda yüzde 3.1 oldu. Bunlar milli gelir oluşumuna üretim kesiminin katkısıdır.
Harcamalarımız gelirimizi aşıyor
Gelirimiz 100.0, harcamalarımız 106.6. Toplam harcamalarımızın büyüklüğünü bulmak için cari fiyatlarla harcama oranlarını topluyoruz. 2013 yılı milli gelirine göre cari fiyatlarla hane halkı tüketiminin milli gelire göre büyüklüğü yüzde 70.9 oranında. Kamu tüketimi yüzde 15.1 oranında. Yatırımlara giden kaynak yüzde 20.3 oranında. Stok değişmeleri yüzde 0.3 oranında. Bunları topluyoruz. 106.6 ediyor. Halbuki milli gelirimiz 100.0. Demek ki milli gelirimiz 100.0 iken 106.6 harcamışız.
2012 yılında milli gelirimiz 100.0 iken 105.4 harcamıştık
Gelirimizin üzerindeki harcamanın tek kaynağı var: O da dışarıdan borçlanmak.
Ayşe Teyzem’e ne pay düşüyor?
Yüzde 4 büyüme bu ülkede her yaşayanın gelirinde yüzde 4.0 artış imkanını vermez.
Büyümenin nimetlerinin ülkede yaşayanlara ne ölçüde yansıyabileceği, “kişi başı milli gelir” hesabından izlenir. Bu da; (1) Cari dolar fiyatı ile, (2) Sabit TL fiyatı ile belirlenir.
Halkın refah düzeyindeki değişim için, “Sabit Fiyat ile belirlenen kişi başı gelir” rakamına bakılır. Her yıl nüfus arttıkça milli gelir daha çok insan arasında paylaştırılır. Kalkınma Bakanlığı’nın belirlemelerine göre, 2014 yılında ekonomi sabit fiyatlarla yüzde 4.0 büyürken, kişi başı milli gelir de sabit fiyatlarla yüzde 2.8 oranında arttı.
Açık anlatımı ile büyümenin nimetleri halka eşit olarak dağıtılsa idi. Ayşe Teyzem nimeti kendi gelirlerinde yüzde 2.8 oranında bir iyileşme olarak görecekti. 2003 yılından 2013 yılına kişi başına gelirin ne kadar arttığı “Cari fiyatlarla hesaplanan kişi başı gelir” rakamından değil, “sabit fiyatla hesaplanan kişi başı gelir” rakamından izlenir. (Böyle olmasa 2013 yılı milli gelir artışını da dolar olarak belirlenen milli gelir rakamından izlerdik.) Büyümeyi sabit fiyatla izlerken, kişi başı gelir büyümesini dolar ile izlemek yanıltıcı olur.
Kişi başı gelir 2003 yılından 2013 yılına sabit fiyatlarla yüzde 40.7 oranında büyüdü. Ama cari döviz fiyatı ile artış yüzde 136.1 gibi yanlış bir görünüm veriyor.