Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gezi Parkı’nda neler oluyor
Haberin Devamı

Tünel’den başlayarak İstiklal Caddesi’nin iki yanındaki, işyerlerinde çalışanlarla sohbet ettim. Gezi Parkı eylemlerinin işyerlerini nasıl etkilediğini soruşturdum.
Yol boyu sıralanan dükkanların çoğunluğunu oluşturan yiyecek, içecek satan dükkanlar, kahveler kalabalıktan memnun. Ucuzcu turistlere giysi ve hediyelik eşya satanlar, turistlerin ayağının kesilmesi nedeniyle işlerinin bozulduğunu söylüyorlar. Akşam üzeri İstiklal Caddesi’nden Taksim’e akın akın gruplar yürürken bile bazı dükkanlarda Rus ve Arap turistler alışveriş yapıyor, döviz büfelerinde döviz bozduruyordu.
Park ve Taksim çevresindeki dükkanların çok azının camı, çerçevesi şiddet eylemlerinden zarar görmüştü. Onlar da onarılmış durumda. Gezi çevresinde seyyar satıcılar iyi iş yapıyor. Meydan buram buram köfte kokuyor. Parkta uzun süre çadır kurarak yaşayanların, oturanların, ortalıkta gezinenlerin bir şeyler yemeye, içmeye ihtiyaçları var.
Gezi Parkı eylemlerini, Gezi Parkı’na gitmeyenlerin, eylemciler arasında dolaşmayanların, eylemcilerle konuşmayanların anlaması zor.
Önce bir önemli noktayı hatırlatayım. İstanbul’da gerçekleşen Gezi Parkı eylemleri 2 aşamalı eylemler.
(1) Polisin sert müdahalesi nedeniyle yaşanan çatışma dönemi.
(2) Polis çekildikten sonraki barışçıl dönem.
Gezi Parkı eylemlerinin ikinci aşamasında süre gelen barışcıl dönemi, Gezi Parkı eylemlerinin uzantısı olarak İstanbul’da ve ülkenin başka köşelerinde ortaya çıkan ve fakat polisin sert müdahalesi ile çatışmalı geçen eylemlerle karıştırmamak gerekir.
Polis müdahalesinin barışçıl eylemi nasıl bir şiddet eylemine dönüştürdüğü, Gezi Parkı’nda görüldü.
Polisin aşırı güç kullanması karşısında, sulh ve sükun arayışında olanların direnişlerinin nasıl tahribata yol açtığı, eylemlerde tahrip edilen ve meydandan henüz kaldırılmayan polis, belediye ve medya araçları kalıntılarından izlenebiliyor.

Öncekiler “Hürriyet” diyordu...
Ben 1960’dan bu yana gençlik eylemlerini izleme şansına sahip oldum. 555 K diye bilinen, 5 Mayıs 1960’da saat 17.00’de gençlerin Ankara’da Kızılay’da düzenledikleri ve ilk “sivil itaatsizlik hareketi” olarak adlandırılan Demokrat Parti aleyhtarı olaylarda Kızılay’da idim. Menderes otomobiliyle Kızılay binasının önüne geldi. Otomobilden indi. Gençlerle konuştu. Sonra otomobiline binerek uzaklaştı. Menderes’in gençlerle konuşması ile ilgili olarak daha sonra değişik hikayeler anlatıldı.
Kızılay Meydanı’nda Menderes genç eylemcilere soruyor: ”Ne istiyorsunuz?” Gençler yanıtlıyor “Hürriyet istiyoruz“, Menderes cevaplıyor “Kızılay Meydanı’nda Başbakan ile konuşuyorsunuz. Onun yakasına yapışıyorsunuz. Bundan büyük hürriyet olur mu?”
Aradan 53 yıl geçti. Yıl 2013... Gezi Parkı eylemcilerine soruyorlar: “Ne istiyorsunuz?” Cevap “Özgürlük”.
Ne demiş Namık Kemal: “Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet/Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten”.