Yurtdışında okuyan öğrenciler konusunda yazım yayımlanınca genelde 4 farklı konuda tepki alırım:
1) Yurtdışında okumak şart mı? Bizim üniversitelerimiz varken yurtdışında eğitim neden?
2) Yurtdışında özellikle Amerika’da bazı üniversitelere giren mutlaka diploma alıyor. Parayla diploma satılıyor.
3) Yurtdışında eğitimden sadece parası olan ailelerin çocukları yararlanabiliyor. Fırsat eşitliği yok.
4) Yurtdışında iyi eğitim görenler geri gelmiyor. Hemen hepsi yurtdışında kalıyor.
Bu 4 farklı tepkiyi cevaplamaya çalışayım:
- Yurtdışına 4 yıllık lisans eğitimi için gitmek şart değil. Yurtdışındaki, özellikle Amerikan üniversitelerindeki lisans eğitimi genel kültür eğitimi seviyesindedir. Lisansüstü eğitimin altyapısını hazırlayan bir eğitimdir. Bizim (iyi) üniversitelerimiz lisans eğitimi vermede daha da başarılıdır.
Eğer öğrencinin yabancı dil sorunu yoksa, lisansüstü (mastır ve doktora dereceleri için) yabancı üniversiteye gitmesi daha iyi olur. Yabancı üniversiteler (özellikle Amerika’daki iyi üniversiteler) lisansüstünde öğrenciyi uzmanlaştırıyor. Araştırma, geliştirmeye yöneltiyor. Bizin üniversitelerimizin bu imkânları henüz kısıtlı.
İyisi var kötüsü var
- Nasıl bizdeki her üniversite birbirine benzemiyor, iyisi ve kötüsü varsa, yurtdışı üniversitelerin de iyisi var, kötüsü var. Amerika’daki üniversiteleri ikiye ayırabiliriz. (1) Öğrenciden para alarak (2) Öğrenciye para vererek diploma dağıtan üniversiteler. Kötü üniversiteler komisyoncuyla öğrenci topluyor. Yılda 30-45 bin dolar ücret ödeyenler şu veya bu şekilde diploma alıyor. İyi üniversiteler ise lisansüstü programları için dünyanın her köşesinden en parlak öğrencileri bulup davet ediyor. Onlara para ödüyor. Onlar sayesinde üniversitenin ismi parlıyor. Onların araştırmaları sayesinde üniversite para kazanıyor.
- Türkiye’de (maalesef) devlet de, varlıklı aileler ve kuruluşlar da başarılı öğrencilerin yurtdışında lisansüstü eğitimlere imkân verecek şekilde burs dağıtmıyor. Üniversitelerdeki genç öğretim üyeleri için bile burs imkânları kısıtlı.
Bizde iyiye talep yok
Fakat günümüzde yabancı fonlar, yabancı üniversiteler, yabancı hükümetler (yabancı dili iyi bilen, iyi öğrencilere) bol miktarda burs dağıtıyor. Bunlar hakkında internetten bilgi almak mümkün. Son birkaç ay içinde bu tür burslardan yararlanan çok sayıda öğrenciyle konuştum.
Anadolu’daki üniversitelerde okuyan çok sayıda öğrenci AB burslarıyla Avrupa ülkelerinde geziniyor. Kısa, orta ve uzun süreli eğitim programlarına katılıyor. Avrupa’nın ve Amerika’nın iyi üniversiteleri çok sayıda lisansüstü burs veriyor. Bunlardan yararlanmak için lisans eğitimi süresince belli bir konuda araştırma ve geliştirmeye yönelmek, üniversitedeki hocaların referansları önem taşıyor.
- Gelelim en hassas ve en üzücü soruya: Bu gençler Türkiye’ye döner mi? Bugüne kadar bir çoğu (maalesef) Türkiye’ye dönmedi.
Bunun nedeni, arz-talep meselesidir. Bizim sadece kamu sektörümüz değil özel sektörümüz de henüz “farklı/kaliteli/üstün” insan istemiyor. “Vasat” insan istiyor. Bizde “yetenek” önemli değil. Çalışanın “bizden olması” önemli. Bahane her zaman aynıdır: “Efendim biz henüz böyle yetenekli gençleri istihdam edecek seviyeye gelemedik. Henüz hazır değiliz”. Ve de bunun sonucu, biz doğurur, büyütür, okutur, yetiştiririz... Sonra ellere hediye ederiz.