Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ezber değişiyor. Halkımız faiz için değil, ”istikbal korkusu” (ihtiyat saiki ile/güvence için) tasarruf etmeye başladı. Merkez Bankası bu değişimin farkında olduğu içindir ki faizi aşağıya çekiyor.
Piyasanın beklentisi, Merkez Bankası faizinin yüzde 7’ye kadar gerilemesi. Fakat mademki enflasyon yüzde 5’ler dolayında gerçekleşecek, o halde Merkez Bankası’nın faizi yüzde 5’e kadar (sıfır reel faize kadar) indirme şansı var demektir.
Merkez Bankası’nın dün aldığı faizi 0.50 puan daha aşağıya çekme kararını, bu yeni oluşumu dikkate alarak değerlendirmek gerekir.
Ezberimiz neydi? (1) Faiz yüksek olmazsa, halk parasını daha çok harcar. (2) Yüksek faiz, tasarrufu artırır. (3) Faiz yüksek olmalı ki halk döviz satın almasın. Faiz indiğinde halk döviz satın almaya koşar ve döviz fiyatı yükselir. (4) Faiz ucuzlarsa, Hazine bono satamaz.(5) Türkiye’ye reel faizin yüksekliği nedeniyle döviz giriyor. Reel faiz aşağıya inince Türkiye’ye döviz girişi olmaz. Daha önce giren döviz çıkar.
Bunları bize “Merkez Bankası yönetimleri” ezberletti. Onlara da “aklı veren IMF uzmanları” idi. İşte bu nedenle, Merkez Bankası uzun yıllar “yüksek faiz/ucuz döviz” uygulamasında ısrarcı oldu. Halka bunun iyi bir şey olduğunu söyledi durdu.

Haberin Devamı

Yüksek faiz bitti
Halkımız da ”ister istemez” faizci oldu. Faiz, çok kişi için ana gelir kaynağı haline geldi. Büyük birikimi olanlar faiz geliriyle paralarına para kattı. Faiz gelirlerini ucuz dövize dönüştürerek yurtdışına aktaranlar oldu.
Orta ve alt gelir grubundakiler, dar ve sabit gelirliler faiz geliriyle bellerini doğrultmaya çalıştı ve de buna alıştı.
İşte bu tabloda faizlerin aşağıya inmesinden en çok orta ve alt gelir grubundakiler, dar ve sabit gelirliler, ufak tasarruflarının faiziyle geçimlerini sürdürmeye çalışanlar rahatsız oluyor.
Yüksek faizin yatırım ve üretim yapanları nasıl ezdiği genelde gündeme gelmedi. Yüksek faizin ekonomideki olumsuz etkileri küçümsendi. Halbuki yüksek faiz, uzun süre, bir yanda yatırımları gücendirirken, öte yanda girişimcileri yurtdışından dövizle borçlanmaya yöneltti.
Yüksek faiz döneminin faturası önce Hazine’ye yazılıyor fakat neticede faturayı halk ödüyordu. Ödemeye devam ediyor. Yıllar boyu da ödeyecek. Yüksek faizle satılan bonolar ve tahviller vergi gelirlerinin yüzde 30’unu yutar hale gelmişti. Hazine 2002-2004 arasında yüzde 13 dolayında, 2005-2008 arasında yüzde 7.5-8.0 dolayında reel faiz ödedi.

Haberin Devamı

Hazine mutlu
Faizin ucuzlaması en çok Hazine’yi rahatlatıyor. Hele hele bütçe açığının büyümesi nedeniyle daha çok borçlanmak zorunda kalan Hazine için faizin düşük olması çok çok önemli.
Bu halk bugüne kadar nelere alışmadı ki... Ucuz faize de alışacak. Ucuz faizli ekonomiye uyum sağlayacak. Olan, orta ve alt gelir grubundakilerden, dar ve sabit gelirlilerden küçük tasarruflarının faiz geliriyle yaşamlarını sürdürmeye çalışanlara olacak.
Parası olanlar, birikim yapabilenler ne yapacak? (1) Faizin düşmesiyle orta ve alt gelir grubundakiler tasarruf yapmaktan hemen vazgeçmeyecek, tasarruflarını hemen harcamayacak. Çünkü onlar devamlı yarın korkusu içindeler. Yarın korkusuyla, sıfır faizle de olsa tasarruf yapacaklar. (2) Belli büyüklüğün üzerinde tasarrufu olanlardan bir bölümü, geciktirdikleri harcamaları yapacak. Bir bölümü gayrimenkul ve hisse senedi yatırımlarına yönelecek. (3) Büyük tasarruf sahipleri Hazine bonosu, devlet tahvil, hisse senedi satın alacak.
Her zaman olduğu gibi, bundan sonra da “zenginin parası fakirin çenesini yoracak”. Eğer faiz indirimi sayesinde yatırım ve üretim artarsa ,işte o zaman fakirin yüzü gülecek.