Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Merkez Bankası'nın verdiği bilgilere göre halkımız "Hazine Bonosu"na merak saldı... 28 Şubat'ta halkımızın elindeki bono stoku 24.2 katrilyon lira idi. 28 Mart'ta 26.2 katrilyon liraya yükseldi. Yurtiçinde yerleşiklerin bankalardaki Türk lirası mevduatlarının 58 katrilyon lira olduğu dikkate alınır ise, halkımızın bonoya yatırdığı paranın önemi ve büyüklüğü daha iyi anlaşılır.
Geçen hafta Hazine büyük rakamlarda bono sattı. Bu bonoları satın alan bankaların o günlerde Milliyet Ekonomi sayfalarında ilanları çıktı. Bankalar Hazine'den satın aldıkları bonoları küçük ölçüde daha düşük faiz ile halka satmak için ilan vermişti. Oyakbank ve Akbank, bir yıl vadeli bonoları satın alanların, vergisiz - net olarak yılda yüzde 63 faiz geliri elde edebileceklerini ilan ediyordu...
Bu ilanları veren bankalardan birine sordum... "Halk bu ilanları okuyarak bono alıyor mu?" Cevap beni şaşırttır. Bankanın tepe yöneticisi dedi ki: "Son ihalede biz Hazine'den 300 trilyon liralık bono satın almıştık. İlanlar üzerine halktan o kadar talep geldi ki 300 trilyon lirası stoktan 600 trilyon liralık bonoyu halka sattık... Daha da talep var..."

Güvenin göstergesi
Halkımız banka mevduatına göre daha yüksek faiz getirisi olan ve de vergisiz Hazine bonosuna parasını bağlıyor ama... Bu bir güven göstergesi... Halkımız devletin bir yıl sonra bu bonoların anaparasının ve faizinin ödeneceğine de güveniyor...
Halkımızın elindeki bono miktarının hızla arttığını gösteren rakamları sizlere Merkez Bankası'nın Washington'da yapılmakta olan IMF/Dünya Bankası 2003 Bahar Toplantıları için hazırladığı rapordan aktardım. Bu raporun tamamı hafta sonu Merkez Bankası'nın internet sitesinde yayımlandı.
Merkez Bankası'nın raporunda 2003 yılında enflasyonun yüzde 20'lere çekilebileceği ve de ekonominin yüzde 3.6 oranında büyüyebileceği belirtiliyor.

Merkez'in endişesi
İstikrar programının 4'üncü gözden geçirilmesi için IMF ile sürdürülen görüşmelerin uzamasının, Irak savaşının, savaşın etkisinde turizm ve ihracat gelirlerinin azalmasının, petrol fiyatlarının artmasının ekonomiyi olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor. Ocak ayında iyi giden sanayi üretimin birden hız kesmesinin endişe yarattığına işaret ediliyor.
Fakat programın ciddi olarak uygulanması, bütçe disiplininin korunması, iç talebin kontrol altında tutulması halinde, dalgalı kurun yardımı ve Merkez Bankası'nın gayreti ile istikrarın korunabileceği belirtiliyor.
2002 yılında yüzde 3 büyüme hedefine karşılık yüzde 7.8'lik büyümenin gerçekleştiği, yüzde 35 enflasyon hedefine rağmen fiyat artışlarının yüzde 29.7'yi aşmadığı hatırlatılarak, bu olumlu gelişmelerin 2003 yılında da devamının mümkün olabileceği ileri sürülüyor.