Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Gücü gücü yeteni ezer ise ülkede huzur olmaz... Marketlerin arkalarındaki yabancı sermayeye ve Türkiye'nin güçlü holdinglerine güvenerek hükümete kafa tutmaları, bakkalları küçümsemeleri yanlış bir davranıştır. Bakkallar nasıl marketlerin yasaklanmasını isteyemez ise marketler de bakkalların tümünü "vergi kaçakçısı ve ekonominin asalakları olarak" niteleyemez.
Serbest rekabet ortamında, tüketici ister ise bakkaldan, ister marketten alışveriş eder. Otomobili olan, büyük alışverişler için markete gider. Yürümeye mecali olmayan, cebinde ekmek alacak parası bulunmayan, iki kapı ötedeki bakkaldan "veresiye" alışveriş eder.
Türkiye'de 120 bin bakkal, 60 bin büfe var. Buna karşılık her birinin satış alanı 400 metrekareden büyük 1400 büyük market, satış alanı 400 metrekareden küçük 16 bin market var. Dünyanın her ülkesinde marketlerin uyacağı kaideleri hükümetler belirliyor. Bizde marketçilik kaidesiz gelişti. Şimdi hükümet satış alanı 400 metrekareden büyük marketler için bir kanun tasarısı hazırladı. Büyük marketlerin sözcüleri kıyameti koparıyor. Ortalığı yıkıyor. Bize "kanun işlemez" diyor...
Büyük market sözcülerini ayağa kaldıran nedir? Hükümet 400 metrekareden büyük marketler için şu kaideleri getiriyor:

  • Büyük marketler şehrin her mahallesinde, şehrin göbeğinde mağaza açamayacak. Şehir trafiğinin dışında faaliyet gösterebilecek.
  • Büyük marketler satış alanlarının en az yarısı kadar alanı otopark olarak düzenleyecek.
  • Büyük marketlerin kendi markalarıyla KOBİ'lere ürettirerek sattıkları özel markalı malların, toplam ciro içindeki payı yüzde 20'yi geçemeyecek.

  • Büyük marketler hükümetin bu üç konuda düzenleme yapma isteğini, market düşmanlığı olarak görüyor, "Anayasa'ya aykırı" olarak niteliyor.

    Market düşmanlığı yok
    Büyük market açmak kötü bir şey değil. Büyük marketlerin tamamı kötü çalışmıyor... Ama doğru olmayan işler yapanları yok mu? Dolmabahçe Sarayı'nın karşısında "tiyatro çadırı"nda market açılır mı? İstanbul'un göbeğinde her arasokakta büyük market işletilir mi? Ana arter üzerinde karşılıklı büyük marketler açarak şehir trafiği rezil hale getirilir mi? Şehir içinde otoparksız marketler açarak müşterilerin araçlarının yol kenarlarına ve kaldırımlara yığılmasına neden olunur mu? Hükümetin bunları düzenlemeye kalkması neden "bakkal popülizmi" olsun? Neden "market düşmanlığı - yabancı sermaye - büyük sermaye düşmanlığı" olsun?
    Bakkalların bazılarının vergi kaçırması ne kadar suç ise, marketlerin bazılarının da düzen bozucu davranışları o kadar suçtur. Vergi kaçakçılığını önlemek ne kadar hükümetin görevi ise, büyük marketleri düzen altına almak da o kadar görevidir.

    AÇIKLAMA: 17 Aralık 2003'te bu sütunda 'Yapısı değiştirilmiş tohum istenmiyor' başlığıyla yayınlanan yazıyla ilgili olarak tohum üreticisi Monsanto'dan bir metin geldi. Metinde şu bilgiler veriliyor: "Monsanto'nun Avrupa piyasasından çekildiği veya tesislerini kapattığı iddiası gerçek dışıdır. Monsanto sadece buğday ve arpa tohumu alanında, o da stratejik hedeflerine uygun olmadığı için çekilmektedir. Şirketimiz Türkiye'de sadece geleneksel tohum üretmektedir. Türkiye Monsanto'nun (genetik değişikliğe uğratılmış) GMO ürünler ürettiği ülkelerden birisi değildir.