Eğer Tayyip Erdoğan bu avansı kötü kullanır, "yiğit bir Anadolu delikanlısı" imajına "çizik attırır" ve de sözüne güvenilemeyecek bir politikacı haline gelirse çok kötü olur.Örnek ortada... Tansu Çiller, eline geçen fırsatı böyle kaybetti. Tansu Çiller, yurtdışında "genç, okumuş, zarif bir kadın başbakan" olarak büyük ilgi görürken yanlışlar yaptı. Bu yanlışlarıyla yurtdışında güven yitirdi. Yurtdışındaki güven bunalımı kısa sürede içeriye sirayet etti. Hem kendi hem de partisi silindi gitti.Tayyip Erdoğan "herhangi bir TC vatandaşı" değil... Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı. Attığı adımdaki, söylediği sözdeki yanlışların hem kendine hem ülkeye pahalı faturalar çıkardığını bilmek zorunda.Cuma akşam üzeri Berlinden bir işadamı telefonla aradı. "Uzun süredir önemli bir yabancı sermaye bağlantısı için çalışıyordum. Bu akşam üzeri imza atacaktık. Yabancı, Türkiye karıştı. AB ortaklığı tehlikeye girdi. İmza işini biraz erteleyelim dediler" diyerek üzüntüsünü belirtiyor, "Noldu da böyle oldu?" diyerek bana sorgu sual eyliyordu.Dün bir başka işadamı, "Sanırım bu AB işi tehlikeye girdi. İyi niyetle önemli yatırımlara başlamıştık" diyordu.Borsanın dalgalanması, bono faizinin tırmanması, dövizin pahalanması önemlidir ama, bunlar "olağan" işlerdir... Üç gün sonra işler düzelebilir.Fakat, AB üyeliği, "olağan bir iş değil". Yapısal, köklü bir değişim demektir.Daha üyelik için tarih almadan, Türkiyenin "güvenilmez insanlar ülkesi" görünümünü vermesi, Anadolu deyimiyle "bir çuval inciri berbat etmektir."Bu işi düzeltmek çok zor... Yapılan hatalardan çark etmek, "güven bunalımını" yok edemez...Biz bu hataları yaparak karşı tarafın elini güçlendiriyoruz. Bundan sonra ABnin Türkiyeye "karşı davranışlarını" nasıl eleştireceğiz? Nasıl boynumuzu dik tutacağız?"Oldu olacak... Düzelir..." demeye imkan yok. Bütün oyunları "ABden üyelik için takvim alacağımız varsayımı üzerine kurduk..." "Kötümser olmayalım, bir çıkış yolu bulunur belki" diyelim ama... Özeleştirimizi de yapalım... Tayyip Erdoğan "Durup dururken ille de bir hata yapmaya mecbur mu?" Bu hataların faturasını 72 milyon insana işsizlik, fakirlik, geri kalmışlık olarak ödetmek doğru mu? Tayyip Erdoğan güven yitirirse hem kendi hem ülke kaybeder... Tayyip Erdoğan yurtiçinde ve yurtdışında, kısa sürede bir "imaj oluşturdu". Bu imaj, verdiği sözü tutan, "yiğit bir Anadolu delikanlısı" imajı. Yurtdışında ve içinde bu imaja dayalı olarak Tayyip Erdoğana "avans" verildi... Yurtdışında ve içinde belli bekleyişler oluştu. Rahmi Koç "Nazenin"i ile dünya turuna çıkmadan önce gazetecilerle bol bol konuştu. Vatanda yayımlanan bir söyleşisine göre her gün okuduğu 4 gazete arasında (maalesef) Milliyet yok. Açık anlatımıyla bizim gazetemizi ve benim yazılarımı okumuyor. Buna üzüldüm.Hürriyette Nazeninin "kral yatağı"nın fotoğrafı yayımlandı. Yatağın baş ucunun iki yanında iki kütüphane ve de kütüphanelerin raflarında sıra sıra, arkası yaldızlı, maroken deri ciltli, rengarenk kitaplar var.Bir imkan bulsam (kıskançlık duygularının dürtüsüyle) Rahmi Koça sorardım: "Milliyeti okumuyorsunuz. Benim yazdıklarımı okumuyorsunuz. Okuduğunuz 4 gazetenin ismini veriyorsunuz. Anladık da... Acaba o kütüphanede ne gibi kitaplar var? O kitaplardan hangilerini okuyorsunuz?" Her şeyi söylüyorsunuz, onu da söyleyiniz. Biz de o kitapları okuyalım... Değil mi efendim... guras@milliyet.com.tr RAHMİ KOÇ "NE OKUYOR?"