Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sayın okuyucularıma bu hafta sonu bir başarı hikayesi anlatacağım... Bu başarı hikayesinin önde görünen kahramanı Hasan... Ama Hasan'ı başarıya taşıyan Mehpare Hanım...
Mehpare Hanım'ın ailesi Yalıkavaklı... Mehpare Hanım on altısında iken süngerci Hasan talip olmuş. Mehpare Hanım, süngerci Hasan'ın denizin hemen kıyısındaki taş evine gelin gitmiş. Süngerci Hasan, arkadaşları ile birlikte nisan ayında denize açılır, eylül ayına kadar Bodrum - Antalya kıyılarında sünger avlarmış. Sünger avcıları av dönemi hiç eve uğramaz hep teknede kalırmış. Sünger tüccarı "ağa", tekneye uğrayıp denizden çıkarılan süngerleri toplar, ihraç edermiş.
Av dönemi olan nisan - eylül ayları dışında süngerci Hasan evine döner orfoz ve lagos avlar, hayat böylece geçip gidermiş.

Derken efendim, bundan on üç yıl kadar önce bizim kıyıdaki süngerlere bir hastalık gelmiş. Süngerler yok olmuş. Bitmiş... Sünger bitince süngerci Hasan'ın da işi bitmiş. Evde bir kız, bir erkek iki çocuk bir de Mehpare Hanım var. Süngercilikten başka iş bilmiyor. Bodrum'a gelen turistler denizden hoşlanıyor. "Sizin eviniz denizin kıyısında... Burayı bir kahve veya lokanta yapın" şeklinde akıl verenler olmuş.
Mehpare Hanım kocasını yüreklendirmiş. Ben çay, kahve yaparım, mutfağa bakarım... Bu evi kahve veya lokanta yapalım. Biz köyde başka eve çıkalım demiş. Zorlaya zorlaya kocasını ikna etmiş.
Mehpare Hanım, evlerini kahve ve lokantaya dönüştürdükleri ilk günleri şöyle anlatıyor: "Ben hayatımda lokantanın kapısından içeri girmemiştim. Lokanta nedir bilmiyordum. Anamdan öğrendiğim yemekleri yapmaya, balık kızartmaya başladım. Kimse bizi tanımadığından, bilmediğinden gelen giden yoktu. Ben kapının önüne çıkıp, geleni geçeni, 'Buyurun bir kahve için... Karnınız aç ise bir şeyler yersiniz' diyerek davet ediyordum. İlk defa gelenlerden çay, kahve parası almıyordum. Önce çekingen davranan Hasan da yardımcı olmaya başladı. Ben ona sen hiçbir şeye karışma ateş yak... Balık kızart yeter dedim... Böyle böyle işler gelişti... Memnun olan müşteriler başkalarına söyledi. Allah'a şükür. Şimdi durumumuz çok iyi. Kızı evlendirdik. Oğlanı okuttuk. Sıra oğlanın düğününde."

Yalıkavak sahilinde çok sayıda balık lokantası var. Ama bunlar arasında Hasan Açık'ın yeri "bi tane"... Çünkü bu lokanta aile lokantası. Hasan Açık, her zaman mangalın başında... Karısı Mehpare Açık her zaman mutfakta.
Mehpare Hanım temiz yüzlü, sempatik, ciddi, kendine güveni tam bir Anadolu kadını. Onunla, ot veya sebze ayıklarken, mutfakta yemek hazırlarken, ayak üstü sohbete doyum olmuyor. Elinden çıkan her yemekte bir lezzet var. Kabak çekirdeği dolması yapıyor, humus yapıyor, fava yapıyor, yerel yemekleri hazırlıyor...
Süngerci Hasan, süngercilikten lokantacılığa geçiş çekingenliğini bunca yıl geçmesine rağmen üzerinden atamamışlığının suskunluğunu taşıyor. Önündeki tezgahtan müşterilerin seçtiği taze balıkları arkasındaki mangalda pişiriyor. Ama iyi pişiriyor. Balıklar kupkuru olmuyor.
Oğulları İbrahim Açık, Hüseyin Kavcar ile birlikte servise bakıyor. Bir de taaaa Gaziantep'ten gelen çömezleri var. Harun Albayram...
Bodrum'a yolunuz düşer ise Yalıkavak'ta Hasan'ın yerine uğrayıp Hasan ile Mehpare Hanım'ın elinden çıkmış balıkları, yöre yemeklerini tadınız. Herkes o lokantayı Hasan'ın yeri olarak bilse de, siz o Hasan'ın ve de başarıya ulaşmış, her Hasan'ın arkasında bir "Mehpare Hanım" olduğunu biliniz.