ABD yönetimi bize 1 milyar dolar verir ise, sadece elli asker gönderelim. Ama 10 milyar dolar verirler ise bir tabur göndeririz. Müteahhitlerimize iş vermeyi kabul edeler ise iki tabur, ihracata yeşil ışık yakarlarsa beş tabur asker daha göndeririz. Borçlarımı silsinler, o zaman "İste istediğin kadar... Ne kadar isterler ise... Asker hazır." İşin ciddiyeti kalmadı. Para karşılığı asker pazarlığı başladı. İlk tezkereyi reddettik. "Ezkaza" bir erkeklik yaptık. Yaptığımızın ardında duramıyoruz. Sürtüne sürtüne, ağlaya yalvara, asker göndermek için parçalanıyoruz.
(1) Borsa spekülatörü Soros, büyük adam imiş.. Sabancı Üniversitesi'nin davetlisi olarak İstanbul'a geldiğinde, "Sizin en büyük ihracat değeriniz ordunuz... Siz durumunuzu kurtarmak için ordu ile döviz kazanma peşindesiniz..." demişti. Ben de bunları yazmıştım da... Çok kişi "O adamın beyni sulanmış" demişti. Meğer, Soros'un beyni çok iyi çalışıyormuş. Spekülatör olduğu için geleceği çok iyi görmüş. Büyük Türk Büyükleri şimdilerde orduyu ihraç ederek döviz bulma peşinde...
(2) Kaynağını hatırlayamıyorum... Bir Meksikalı, "Meksika'nın başının dertten kurtulamayacağını..." anlatmak için, "Çünkü" dermiş, "Tanrı Meksika'ya çok uzak... Ama ABD çok yakın... Komşu!.." Türkiye'de de durum şimdilerde "O biçim..." ABD, geldi Irak'a yerleşti. Türkiye'ye sınır komşusu oldu... "Şimdi Türkiye için de... Allah çok uzak, ama ABD çok yakın... Komşu..."
(3) Dostum Ege Cansen bizim tek ölçümüz para oldu... Para için her şeyi yapacak durumdayız... Paranın her şeyi çözeceğine inanıyoruz. Para getiren her şeyin doğru olduğunu sanıyoruz..." der.
- Alınacak karar, yapılacak iş doğru mu, değil mi diyerek düşünen yok... Tek sorulan "Abi bu işin sonunda kaç para gelir?"
- İstenilen şey doğru mu değil mi, tartışan yok. "Abi bastır parayı... Yapalım..."
- Yapılan doğru mu değil mi? Karşı çıkmaya imkan yok... "Abi millet aç... Başka çare mi var? Uzatma..."
- Bahane hazır... "Abi kendim için bir şey istiyorsam namerdim... Hemi de bi kereden ne çıkar?"
Artık paranın her sorunu çözeceğine inanıyoruz. İçeride bu böyle olduğu için yurtdışında da böyle olduğunu, dünyada da değer ölçülerinin bizimki gibi rezil olduğunu sanıyoruz...
"Eğri oturarak doğru konuşalım..." Ülkede ekonomik kriz olmasa idi, borçlar ödenemez büyüklüğe ulaşmasa idi, Merkez Bankası'nın dövizi olsa idi, bu iktidar "Irak'a asker göndermek için..." kıvrım kıvrım kıvrılır mı idi?..
Gene "Eğri oturalım, doğru konuşalım..." Türkiye bu çizgiye bu iktidar döneminde gelmedi. Türkiye'yi bu duruma düşürenleri ve de bu iktidarı reylerimizle biz seçtik. Biz üretemediğimiz için fakiriz. Biz göz yumduğumuz için gelir dağılımı giderek bozuluyor. Ülke kaynaklarını üç beş kişi hortumluyor. Sonra da borcu ödemek ve de ödenmeyen borçların diyeti karşılığı Irak'a çocuklarımızı göndermek bize düşüyor.