Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yirmi dört yaşından küçük yaştakilerin, yani "genç nüfusun", toplam nüfus içindeki payı yüzde 55. Açık anlatımıyla toplam nüfusumuzun yarısından fazlasını gençler teşkil ediyor. Toplam nüfusun dörtte biri ise 14 - 24 yaş arasındaki gençlerden oluşuyor.
Gençlerimizin birçok sorunu var... Patates sorunu, domates sorunu, borsa sorunu, banka sorunu gündemden düşmüyor ama, gençlerin sorunları bir türlü gündeme gelemiyor. Sadece intiharlar arttıkça, uyuşturucu kullanımı yaygınlaştıkça, kamuoyu gençleri hatırlar gibi oluyor... Sonra gene gençler unutuluyor.

Okul açmakla, gençlerin bir kısmını okula kaydetmekle gençlik sorunları bütünü ile çözülmüş olmuyor. Açılan okullardaki eğitim kalitesi ile okullara devam şansı olanlar kadar okullara devam edemeyenlerin ekonomik ve sosyal sorunları sahipsiz kalıyor.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen "Gençlik Sorunları Paneli"nde Rektör Prof. Dr. A. Sait Sevgener, Dekan Prof. Dr. Münevver Turanlı, Prof. Dr. Özcan Köknel, Prof. Dr. İlkay Kasatura, Prof. Dr. Aysel Ekşi, gençlerde kimlik arayışı, gençlerde bağımlılık ve gençlerde intihar konularını tartıştı. Prof. Dr. Nejat Bozkurt "gençlerde yaratıcılık" konusunu işledi.
Prof. Dr. Köknel'e göre gençler karşılaştıkları sorunları hemen çözmek ister. Denetime karşı hoşgörü sahibi değildir. Bu nedenle aile içi psikolojik çatışmalar gençlerde kimlik bunalımına yol açar.
Prof. Dr. Ekşi diyor ki, "Kilit ailedir. Aile içi problemler çocuğu büyük ölçüde etkiler. Bazı aileler aşırı serbestiye yönelir. 'Ne istersen yap' diyerek genci tamamen serbest bırakır. Bazı aileler ise, tam tersi, genci aşırı kontrol altında tutmaya çalışır. İki davranış da yanlıştır. Aile ile olan ilişkiler ve problemlerin üzerine cinsel problemler, eğitim problemleri eklenince gençler bunalıma yönelir. Bunalım gençleri uyuşturucu bağımlılığına veya intihara iter. Medyanın bilinçsiz yayınları intihara ve uyuşturucuya eğilimi olan gençleri teşvik eder."
Prof. Dr. Ekşi'ye göre, ülkemizde her 100 kişinin yaklaşık 17'sinin "ruh sağlığı" bozuktur. Bunun anlamı her 100 kişiden 17'sinin uyuşturucuya ve intihara yönelme potansiyeli taşıması değildir. Ama bu oran konunun önemini ortaya koymaktadır.
Prof. Dr. Kasatura diyor ki: "Anne ve babalar gençlerin ayrı bir kişiliğe sahip olduğunu kabul etmediklerinde, kimlik bunalımı sorunu ortaya çıkıyor. Tohumluk 'buğday' ile 'mısır' farklıdır. Buğdaydan mısır yetiştirilemez. Mısırı buğday yapmak imkansızdır. Mısır ve buğday tohumlarını olduğu gibi kabullenip, onlardan en iyi ürün elde etmeye çaba göstermek en doğru yoldur.
Gençlerde 14 - 24 yaş arası kimlik arayışı dönemidir. Bu dönemde gençlere ailelerin kendi kimliklerini aşılama çabasına girecek yerde onların özgün kimliklerinin gelişmesine destek olmaları şarttır."

Sayın okuyucularım, bütün bunlar "gençlik sorunları" konusunda hem ailelerin, hem gençlerin ne kadar çok ve ciddi biçimde "rehberlik" ihtiyacı içinde olduğunu ortaya koyuyor.
Bugün birinci kuruluş yılını tamamlayan "İstanbul Ticaret Üniversitesi"nin Rektörü Prof. Dr. A. Sait Sevgener diyor ki: "İstanbul Ticaret Odası Vakfı’nca kurulan İstanbul Ticaret Üniversitesi bir yıllık geçmişi olmasına rağmen, lisans ve lisans üstü eğitim yanında, gençlik sorunlarına özel ilgi gösterme misyonunu üstlendi. Bu alandaki boşluğu doldurmak için, hukuk, ekonomi, iletişim konularındaki etkinlikler yanında, kadın ve gençlik sorunlarının tartışılması ve çözüm yollarının aranması konusuna ağılık veriyor."
Gençlik sorunu diyorsunuz, nüfusun yarıdan fazlası genç. Kadın sorunu diyorsunuz, nüfusun yarısı kadın... Ve de bunlar sahipsiz... İlginç değil mi?