Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Son günlerde "iri çilekler" nedeniyle "seralarda yetişen tüm çileklerin hormonlu olup olmadığı" tartışması kafaları karıştırdı. İnsanlar çilek yemekten korkar oldu.
Yazının başında bir uyarı yapayım: (1) Hormon ve tarım ilaçlarının tümü zararlı değildir. Usulünde ve ölçülü kullanıldığında yarar sağlar. Sadece bizim ülkemizde değil, her ülkede kullanılır. (2) Serada yetişen her meyve ve sebze sağlığa zararlı ölçüde hormon ve tarım ilacı içermez. Böyle bir şey olsa serada üretim yasaklanır. (3) Serada meyve ve sebze üretimi hem tüketici için, hem ekonomi için önemli bir iştir. Buradan çok sayıda insan ekmek yiyor. Ülkeye döviz geliyor. Bilmeden tüm sera ürünlerimizin sağlığa zararlı ölçüde hormon ve tarım ilacı içerdiğini tekrarlamak, seracılığı öldürür. Binlerle çiftçi işsiz kalır. Türkiye’nin yeni gelişmekte olan ihraç ürününün alıcısı kalmaz. (4) Sağlığa zararlı ölçüde hormon ve tarım ilacı kullanımının denetlenme şekli vardır. Yararlı ve zararlıyı ayırmanın yolu vardır. Bütün dünyada bu denetim yapılır. Bizde de yapılır ise, zararlı ürünü tanımak mümkün olur. Bu işi bir an önce yaparak sektörün tümü ile kötülenmesini önlemek Tarım Bakanlığı’nın sorumluluğundadır.
Bu uyarılardan sonra gelelim çilekteki hormon sorununa...
Çileğin iriliğinin hormon ile doğrudan ilgisi yok. Şimdilerde üretilen çilekler "tohum cinsi" nedeniyle iri tür çilek. Bu bir... Eğer hormon sorunu var ise, sadece çilekte yok. Serada yetişen tüm yiyeceklerde, domateste, salatalıkta, biberde, patlıcanda, kabakta da hormon sorunu var. Bu iki... Ve nihayet, serada yetiştirilen taze meyve ve sebzede hormon sorunundan daha önemlisi, sağlığa zararlı tarım ilacı sorunu ki, kamuoyunun bundan haberi yok. Bu da üç.
Dikkat buyurunuz... Bu yazıda sadece çilekten söz edilmiyor. Serada yetişen tüm meyve ve sebzeler yazı konusu.
Sayın okuyucularım, meyve ve sebze neden serada yetiştiriliyor? Çünkü tarladaki doğal ısı yetersiz. Serada ısı yükseltilerek yapay yetişme ortamı sağlanıyor.
Serada yetişen dişi çiçeğin, erkek polen tarafından döllenmesi için belli bir sıcaklığa ihtiyaç var. Dişi çiçek kızışmadan döllenemiyor. Dişinin kızışacağı sıcaklık da 12 veya 15 derece. Eğer sera dışındaki hava şartları kötü ise, eğer sera sahibi seradaki sıcaklığı yapay olarak yükseltmenin maliyetine, külfetine katlanamıyor ise, serada meyve ve sebze çiçek açıyor ama, dişi çiçek döllenemiyor.
Teknoloji bunun çaresini bulmuş. Özel bir hormon var. Bu "fısfıs" aletinin içine dolduruluyor. Dişi çiçeğin üzerine "fıııısss - fıssss" sıkılıyor. Dişi çiçek yapay olarak "hormon zoru ile" kızışıyor ve dölleniyor. Ürün bağlıyor.
Buraya kadar anlattıklarım normal. Dünyanın her ülkesinde olan, sağlık şartları bakımından genel kabul görmüş bir uygulama. Buraya kadar anlatılanlarda kullanılan "hormon", bu "hormonun miktarı" ve de "uygulama şekli" sağlığa zararlı sayılmıyor.
Çarpıklık ve tehlike daha sonra başlıyor. Bir meyve ve sebze fidesinde üst üste altı çiçek olduğunu kabul edelim. Birinci çiçeğe "fıssss" sıkıldığında o bir kere hormon alıyor. Ürün bağlıyor. Ama ikinci çiçek, iki "fııısss"... Üçüncü çiçek, üç "fıııssss"... Nihayet altıncı çiçek, altı "fııısss" alıyor. Açık anlatımıyla giderek çiçeğe yüklenen hormon miktarı artıyor.
Hormon miktarı arttıkça meyve veya sebze doğal karakterini kaybediyor. Tadı başka oluyor. İçi boşalıyor. Şekli çarpıklaşıyor. Rengi değişiyor. Bu anlatılanlar serada yetiştirilen meyve ve sebzenin çiçek açtığı dönemde "fısfıs" ile aldığı hormonla ilgili... Ama bırakınız çiçek dönemini bitki ve ömrü boyunca verilen bir de "tarım ilacı" var.
Seralar kapalı, rutubetli, sıcak alanlar. Bu alanlarda tarıma zararlı her türlü bakteri, mikrop, böcek çabuk üreyebiliyor. Onun için seralarda yoğun olarak kimyevi ilaç kullanımı söz konusu. Bu ilaçlar da kökten bitkinin içine ve oradan meyveye, sebzeye intikal ediyor.
Bunlar hormondan daha tehlikeli.
İyi ile kötüyü ayıracak sistemi kurmak, halkı aydınlatmak, seracılığın yanlış uygulama ve bilgilenme sonucu daha doğarken ölümünü önlemek Tarım Bakanlığı’nın işidir. Sorumluluğudur.