Bankalar hortumlandı. Hortumlanan, soyulup soğana çevrilen bankalar "devlet baba"nın kucağında kaldı. Halkımız bekliyor ki, "devlet baba" bu bankaları hortumlayanları, soyup soğana çevirenleri yargılayacak. Suçlu bulunanlardan paralar son kuruşuna kadar tahsil edilecek...
Halkımız bekleyedursun... Hortumlanan, soyulup soğana çevrilen bankaların kasasını doldurmak gene halka düştü... Ankara, bankaların sahipleri ve yöneticileri tarafından soyulmasını "görev" kabul etti. Hortumlamayı, soyulup soğana çevrilmeyi ve bunun sonucu bankanın kasalarının tamtakır hale gelmesini "görev zararı" olarak adlandırdı.
Bu görev zararını ödemek de "halka" düştü!..
Batan bankaların hesabını tutan TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) her ay gelir - gider rakamlarını açıklıyor. Dün açıklanan Mayıs 2002 ayı sonu rakamlarına göre batık bankaların "görev zararı" şimdiden 14.3 katrilyon liraya ulaşmış durumda. Bu rakam mayıs ayı sonu rakamı, her ay oynuyor... Onun için "ödeyelim şunu da bitsin" demenin imkanı yok...
Faizle ödeyecek
Batık bankaların bazıları kapatıldı. Bazıları birleştirildi. Bazıları satıldı. TMSF’nin kucağında ne olacağı belirsiz hâlâ 5 banka var.
Bu bankaların açıklarını gediklerini kapatmak için TMSF Hazine’den 21.2 katrilyon lira avans ve kredi aldı. (Bu para, geçen yılki milli gelir rakamının yüzde 12’si büyüklüğünde. Yaklaşık 18 milyar dolar dolayında önemli bir para). Bu rakamın bir bölümü iç borçtan, bir bölümü IMF kredilerinden, bir bölümü halkın vergilerinden karşılandı. Bu rakamın tamamını, halkımız bu yıl veya önümüzdeki yıllar vergi olarak ödeyecek. Hem de faizi ile ödeyecek.
TMSF’ye avans ve kredi olarak verilen bu imkanların mayıs ayı sonuna kadar 14.3 katrilyon lirasının yok olduğu ve zarar yazıldığı anlaşılıyor.
Nedir bu zarar? Nerede bu paralar? (1) Bu paraların bir bölümü batan, batırılan bankaların sahiplerinin kendi ceplerine, yakınlarına, şirketlerine gitti. (2) Bir bölümü batan bankalardan kredi kullanıp ödemeyenlerin veya ödemeyenlerin ceplerinde kaldı. (3) Bir bölümü bu bankalar TMSF’nin kucağına bırakıldıktan sonra yok oldu. Geçici yöneticiler bankaları iyi yönetemediğinden bankaları zarar ettirdi. Yöneticiler sadece mevduat topladı. Mevduata faiz ödedi. Ama kredi vermedi. Bu nedenle bankalar zarara uğradı.
Beni rahatsız ediyor
Ama şimdi öğreniyoruz ki, bütün bunlar "görev olarak" yapılmış!.. Bankaları hortumlayanlar görevlerini yapmış! Hortumlanan bankaları devraldıktan sonra zararı büyütenler görevlerini yapmış! Ve de şimdi halkımıza bu görev zararlarını ödemek düşüyor!
Ne denilebilir ki? Hayırlı olsun...
Başkalarını bilemem ama, beni rahatsız eden bir durum var. Bu görev zararından kendime düşen payı sesimi çıkarmadan (çıkarsam ne olacak ya!..) ödeyeceğim... Ama sağda solda bankaları hortumlayanları, batıranları "gek gek geğirirken", hiçbir şey olmamışçasına, eski hayatlarını sürdürürken gördükçe "onlar utanmıyor" ama ben eziliyorum. Büzülüyorum. Onların durumu, yaşamı normal ise, benim durumumda yaşamımda bir yanlışlık var demektir... Gidecek bir yerim olsa "Buyurunuz bu vatan sizin... Yemeğe devam ediniz. Patlayıncaya çatlayıncaya kadar yiyiniz..." diyerek çekip gideceğim ama gidecek yerim de yok...