Türkiye denilen bu ülkede acaba hiç mi, "iyi bir şey" olmadı?.. Kalmadı?... Önce biz "içeride ülkemizin çok kötü durumda olduğuna inandırıldık, inandık". Şimdi bütün çabamız ile "dışarıda" dünyaya bu ülkenin ne kötü olduğunu anlatmaya çabalıyoruz.
Kendine güvenmeyen bir ulus hiçbir şey yapamaz. Mustafa Kemal, Milli Mücadele’yi halka güven vererek kazandı, Cumhuriyet’i halka güven vererek ayağa kaldırdı. Mustafa Kemal’in "Bir Türk cihana bedeldir", "Türk güven, çalış, övün" gibi söylemlerini abartılı bulanlar vardır. Ama Atatürk ulusa güven aşılayarak bir şeyler başardı.
Şimdi bir de bugünkü durumumuza bakınız... Umudu kestik, ölmeye yattık. Bir sıcak savaş söz konusu olsa, düşman kuvvetleri ülke içinde psikolojik savaş başlattı. Halkın moralini bozarak, ülkeyi içten çökertiyorlar" diyeceğiz. Sıcak savaş yok. Düşmanların çabası yok. Onların yapacağını, biz kendi kendimize yapıyoruz.
Devlet adamları "külliyen" hortumcu, özel sektör "külliyen" soyguncu. Hükümet soyguncuları koruyor. Eski bakanlar ABD’de yakalanıp kelepçeleniyor. Yeni bakanlar çete kurmaktan savcılıkça aranıyor. Milletvekilleri iş takip ediyor. Ankara’da rüşvetsiz iş görülmüyor. Gümrüklerden kaçak mallar giriyor. Türkiye beyaz zehir ticaretinin merkezi oldu. Kara para diz boyu. Milli gelirin yarısı yeraltından geliyor. Kimse vergi ödemiyor. Verginin tamamı faize gidiyor. Çiftçi, esnaf kamu bankalarını soyuyor. Çiftçi lüzumsuz ürünler yetiştirip, devleti kazıklıyor. Borsa sahte. Türk parası dandik. Millet dolardan, marktan başka para kullanmıyor. İhracat hayali. Bankalar çökmüş. Sanayi yuttur gitsin sanayii. Memleketi soymak için çete kuran politikacı, bürokrat, işadamı sayısı o kadar çok ki, hapishaneler adam almıyor. Mahkemelerde sıra gelmiyor. Siz bakmayın PKK terörünün bittiğine. Şimdi Hizbullah, Fethullah Hoca ve irtica tehlikesi var. Polis dayak atıyor. Hakimler vicdanları ile cüzdanları arasında sıkışmış vaziyette... Bu devlet, iç borcunu da ödeyemez, dış borcunu da...
Sayın okuyucularım... Hortumlama ve soygun sadece bu ülkenin sorunu değil. Her ülkede olan şeyler. Ama başka ülkelerin polis ve adalet teşkilatı hortumcuyu ve soyguncuyu yakalıyor, cezalandırıyor ve de bunlar olağan sorunlar olarak değerlendiriliyor. Bizde ise polis ve adalet sistemi işlemediğinden, hortumlama ve soygun konusu gündemden inemiyor.
Böyle bir ortamda, içeride insanlar nasıl yatırım yapar, üretim yapar? Yabancılar, bırakınız para yardımını, bu ülkenin insanlarıyla nasıl ticaret yapar? Nasıl bu ülkede tatile gelir?
Nasıl beklersiniz ki, Kemal Derviş gidip yabancılara "Efendim hortumcular, soyguncular ülkesi Türkiye, yağmalanmaktan perişan halde... Biraz daha para verin de hortumlatalım, soygunlatalım" dediğinde, onlar da "Tabiiii... Tabiiii... Hemen para verelim..." desinler.
Gerçekçi olalım. Hortumun, soygunun boyutunu belirleyip, sınırlayalım. Bu ülkede, hortumcular ve soyguncular dışında da bir potansiyel olduğunu önce biz bilelim. Hortumu, soygunu abartıp, içeride morali, dışarıda güveni sıfıra indirmekten vazgeçelim. Moral ve güven olmadan bir şey olmaz...