Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hazine'nin sattığı tahvillerden ve bonolardan toplam borcu 1998 yılı sonunda 11.6 katrilyon lira idi.
1999 yılı başladı... Bu borç stoku her ay 1 katrilyon lira artmaya başladı. Haziran ayının ortasında 16.5 katrilyon rakamına geldi dayandı.
"Böyle gelmiş, böyle gider" der iseniz, yıl sonunda ulaşacağı rakam 22 veya 24 katrilyon liradır.
Katrilyonları anlamak güçleşti. Bugün ulaşılan rakam 40 milyar dolardır. Bugün iç borç stokunun ulaştığı rakam, 1999 yılında devletin tüm vergi gelirlerinin üzerinde bir rakamdır.
Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 20'si (beşte biri) büyüklüğündedir. Önemli olan iç borç stok rakamı değildir. (1) Bu stokun her ay 1 katrilyon büyümesidir. (2) Borcun kısa vadeli olmasıdır. (3) Faizinin yüksekliğidir.
İç borçlanmada ortalama faiz oranı 1997 yılında yüzde 108.4 idi. 1998 yılında yüzde 115.5 oldu. 1999 yılı başında Hazinemiz yüzde 131.9 faiz ile borçlanmaya başladı. Şimdilerde faiz yüzde 110'larda dolanıyor.
Bugünkü borcun faizi o kadar yüksek ve o kadar ağır ki, 1999 yılının ilk yarısında toplanan vergi gelirleri, iç borcun faizini ödemeye yetmedi.
Bu nedenle (1) İç borç çığ gibi büyüyor. (2) Hazine bu borcu çevirmekte çok mu çok zorlanıyor.
Sayın okuyucularım dikkat buyurunuz... Günümüzün en sevindirici haberleri Hazine'nin ihalelerinin ilgi görmesi... Hazine'nin tekrar borçlanması...
Hazinemiz işi gücü bırakmış, borç ödemek için borçlanmaktan başka şey düşünemez olmuş. Haziran ayı içinde programlanan 6 farklı ihalede, bono satıp, eski borçların vadesi gelenlerini tasfiye etmek, faizini ödemek.
Haziran ayında Hazinemizin ödeyeceği anapara 1.5 katrilyon lira. Faiz 1 katrilyon lira. Toplam ödeme rakamı 2.5 katrilyon lira.
Toplam borç stokunun yüzde 15'i kadar para haziran ayı içinde "dönüyor". Ödeniyor, tekrar toplanıyor.
Bu ne güç, ne yorucu, ne riskli bir iş... Ankara'da Hazine'de bu işi yıllardır sessiz sedasız ve aksatmadan yapanlara "madalya vermek gerekir". Onlar isimsiz kahramanlardır. Ama onlar bu kahramanlığı, bu başarıyı sürdürdükçe ne politikacılar, ne bankacılar, ne halk işin ciddiyetini, tehlikesini göremiyor.
Bu böyle gidemez. Kastelli bile yüzde 27 faiz ödediğinden "saadet zinciri"ni sürdüremedi. Zincir kısa sürede koptu.
IMF Türkiye'ye gelerek bizim iç borcumuzu silemeyeceğine göre iç borç bombası bir şekilde patlayacak... Ne zaman patlayacak ve kimlerin elinde patlayacak? İşte önemli olan o...
Ancaaaakkkk... Bu gidişi görmeyenlerin, ileride "- Aaaaaa... N'oldu? Nasıl oldu? Niye oldu? Bizi neden kimse uyarmadı?.." demeye hakları olamaz.
O zaman onlara ünlü Anadolu türküsünü söylerler "Uzaklara kar yağıyor, üşümedin mi? Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?"