Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Unutkanlık başa bela. Önce seçim, ardından Avrupa Birliği üyeliği, ardından Kıbrıs sorunu, ardından Irak harbi, derken bizim bir iç borç sorunumuz ve de banka sorunumuz olduğunu unuttuk.
İç borç stokumuzun büyüklüğü ve faizinin yüksekliği nedeniyle, Hazine borcu çeviremez hale gelmişti. Banka sistemi, denetim yokluğu nedeniyle çökmüştü. Ekonomi bu iki temel nedenden kilitlendi, krize girdi.
Kendi gücümüzle tıkanıklığı açamayacağımızı, krizden çıkamayacağımızı gördüğümüz için, "kuyuya düşen yılana sarılır" misali, IMF’ye sarıldık. IMF destekli bir istikrar programını uygulamaya başladık.
Şimdi geriye dönüp bakalım. İç borç stokunu küçülttük mü? Yüksek olan iç borç faizini düşürdük mü? Çöken banka sistemini ayağa kaldırdık, yatırımları ve üretimi kredilendirebilecek güce kavuşturduk mu? Yoksa iç borç ve banka sorunu diye bir sorunumuz olduğunu unutarak, sorunu eskisinden daha tehlikeli boyuta çıkarmak yolunda mıyız?

İç borç sorunu tekrar büyüyor
İç borç stoku küçülmedi. Tersine her ay stok büyüyor. İç borç için Hazine’nin ödediği reel faiz düşmedi. Tersine her gün artıyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, AKP hükümeti gelirleri azaltacak, harcamaları artıracak uygulamalarını devam ettiriyor.
İç borç stoku bu gidişle daha da büyüyecek. İç borç stokunun büyümesi, reel faizin artması, iç borcun çevrilememesi sorununun "pat diye" gündemin başına oturmasına neden olacak. Bunu görmek için kahin olmaya gerek yok. Rakamlara bakmak yeter.

Banka sorunu çözülemez hale geliyor
Banka sisteminin çökmüş durumda olduğu anlaşılınca, sistem içinde sağlıksız bankalarla, sağlıklı bankaları ayırmak, sağlıksızları sistem içinden çıkarmak, sistemin bundan böyle doğru dürüst işleyişini sağlamak amacıyla BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) oluşturuldu. Bu kurum kanunla kendisine verilen görevleri yapmaya başladı. Ama yeniden yapılanma tamamlanmadan "görünmeyen güçler" BDKK’nın kolunu kanadını budamaya başladı. BDDK iş yapamaz hale geldi.
Şu günlerde BDDK ve çalışanları o kadar baskı altında ki, nerede ise yeniden yapılandırma nedeniyle kurum kapatılacak, çalışanlar cezalandırılacak. Alınan kararlar, yapılan işler iptal edilerek, eski duruma dönülecek.

IMF’ye muhtaç olduğumuz unutuldu
Türk ekonomisi, keşke IMF desteği olmadan yaşayabilse. Keşke IMF destekli istikrar programını, madde madde uygulamak zorunda olmasak. Ne yazık ki, bugün için bunlar mümkün değil. Tek olasılık, AKP hükümetinin IMF ile masaya oturarak, istikrar programında belli değişikliklerin yapılmasını sağlaması. Türkiye ekonomisi en az 2003 yılını geçirmek için IMF’ye muhtaç. IMF desteği olmadan 2003 yılında dış finansman açığımızı kapatamayız.
İç borç stokunun büyütülmesi, reel faizin yükseltilmesi, bankacılık sisteminde yeniden yapılanmanın geciktirilmesi, IMF tarafından alkışlanmayacak, müzakerelerde sorun teşkil edecek konular. AKP hükümeti bunlara hiç dikkat etmediği gibi, IMF ile iyi geçinmek zorunda olduğunun da farkında değil.