Hazine’nin (devletin) iç borç yükü (anapara ve faiz olarak) 45 milyar dolara (veya katrilyon Türk lirasına) ulaştı. Bu kadar büyük borcun faizini devlet bütçesi taşıyamıyor. (Türkçesi ödeyemiyor. Açık veriyor). Bu yeni bir şey değil. 1999 yılı sonunda bıçak kemiğe dayandı. Onun için hükümet, IMF mektubuna (mecburiyetten) imzayı bastı. Beklenen, enflasyondaki gerilemeye paralel olarak faizin de düşmesi idi. On dört ay boyunca beklenti doğrultusunda iyi şeyler oldu. 17’nci mektuptan önce, 1999 yılında ortalama 109.5 faiz ile borçlanan Hazine, 2000 yılında ortalama yüzde 38.1 faiz ile para buldu. İç borç yükü tam taşınabilir hale gelirken, kriz çıktı. Kriz ile birlikte iç borçlanma faizi de yüzde 193.7’ye tırmandı.
Krizden sonra görülüyor ki, enflasyon yüzde 60’lara ulaşacak. Görülüyor ki, yılın kalan aylarında Hazine iç borcu çevirmek için ancak kısa vadelerle borçlanacak. En az yüzde 80’ler dolayında faiz ödeyecek.
Kriz, kamu bankalarındaki açığı da kısa sürede kapatma zorunluluğunu ortaya çıkardı. Kamu bankalarının açığını kapatmak için acil olarak en az 20 milyar dolara (20 katrilyon Türk lirasına) ihtiyaç var. Hazine’nin mevcut 45 milyar dolarlık iç borç stokuna bunu ekler isek, 65 milyar dolarlık bir iç borç yükü ortaya çıkar. Bizim devlet bütçemizin toplam gelirleri 43.1 katrilyon lira (veya 43.1 milyar dolar). Bu bütçe 65 milyar dolarlık (veya katrilyon liralık) iç borç yükünü çeviremez.
Kamu bankalarının içine konulacak 20 katrilyon lirayı bir yana bırakınız. Kriz nedeniyle bütçe harcamalarına en az 15 katrilyon liralık (veya milyar dolarlık) yük biniyor. Yılın kalan ayları için personel maaş ve ücret artışı için 3.6 milyar dolar, diğer cari harcamalardaki artış için 3 milyar dolar olmak üzere 6.6 milyar dolar ek kaynağa ihtiyaç var. İç borç faizindeki artış ile dış borç faizinin kur farkı yaklaşık 8.4 milyar dolar tutuyor. İki rakamı birbirine ekleyince 15 milyar dolarlık ek yük ortaya çıkıyor. Krizden önce 5.2 milyar dolar tahmin edilen bütçe açığı 17.2 milyar dolara ulaşıyor.
İç borç faizinin yükü olmasa, bütçenin geliri giderini karşılıyor. Hatta fazlalık bile ortaya çıkıyor. Kriz sonrası personel giderlerinin ve cari harcamalarının artışına rağmen faiz dışı bütçe fazlamız olabiliyor.
Ama o iç borç yükü var ya... İşte o bizim belimizi büküyor. Tek çözüm yolu 45 milyar dolarlık mevcut iç borç stoku ile 20 milyar dolarlık kamu bankaları fon ihtiyacını, toplam 65 milyar dolarlık yükü bütçenin sırtından kaldırıp "dışarıya atabilmek". Dış borç haline getirebilmek. Dış borçlar büyür ama başka kurtuluş yolu kalmadı.
Kemal Derviş, ABD’deki konuşmalarında "15 milyar dolarlık acil dış kredi ihtiyacı"ndan söz ediyor. Anlaşıldığı kadarı ile Kemal Derviş, krizin bütçeye bu yıl yüklediği 15 milyar doları (veya katrilyon Türk lirasını) bularak bütçe açığını kapatmak arayışında.
Son söz: Bulamasa ne olur? Bütçenin orasını çekiştirir, burasını çekiştirir biz bu yılı da geçiririz ama... Esas sorun iç borç yükünü bütçenin üzerinden alabilmek, dışarıya atabilmektir.