Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sap ile samanı birbirine karıştırmayalım. Depremde konutları yıkılanlara iki yıl içinde 42 bin konutluk çağdaş yerleşim bölgeleri inşa etmek bir başarıdır. Türkiye’den önce benzer büyüklükte deprem felaketi yaşamış olan başka ülkelerde bunun benzeri yok. Ama ne yazık ki, bu başarılı projeyi gerçekleştiren Bayındırlık Bakanlığı’nın belli bölümleri ve uygulamaları ile ilgili olarak "yolsuzluk soruşturmaları" başladı.
Sap ile samanı karıştırır isek bizim başarımız (Türkiye’nin başarısı) havaya gider. İçeride ve dışarıda herkes "gelen deprem yardımlarının çar çur olduğuna inanır." Yapılanlar ve harcananlar görülmez. Deprem bölgesinde iki yılda 42 bin konut yapmak hem de bu çizgide bir yerleşim alanları içinde bunu yapmak, Türkiye’nin başarısıdır. O partiye, bu bakana, şuna, buna kızarak, sadece yolsuzluk soruşturmalarını öne çıkarır, yapılanlardan hiç söz etmez isek, ne biz başarının zevkini alabiliriz ne de başkalarına anlatabiliriz.
Deprem benim yeğenlerimin Düzce’deki evlerini yerle bir etti. Dağıtımda çadır alamadıkları için, enkazın karşısındaki arsada, naylon örtü altında üç gün yağmur yediler. Enkaz altından eşya çıkarma derdi ile bekleştiler. "Ne çadır alabildiniz, ne prefabrike konut tahsisinden yararlanabildiniz... Devlet kalıcı konut yapacak da... Size de verecek... Unutun... Peşin para bir şey alabilirseniz alın da, başınızın çaresine bakın..." dememe rağmen onlar kalıcı konuta yazıldılar.
Altı ay önce yeğenlerimle Düzce’deki kalıcı konut bölgesini gezerken gözlerime inanamadım. Yepyeni, çağdaş bir şehir doğuyordu. Batı’nın en ileri ülkelerindeki yerleşim bölgelerinden farksız bir yapılaşma için "arı" gibi çalışılıyordu. Kalıcı konutlar tamamlandıkça, kura ile dağıtımına başlandı. Her gün internet sitesinde yayınlanan kura çekimlerinde yeğenlerimin isimlerini aradım. Onlara da bir konut çıktı. Şimdi yerleşme arayışındalar.
Sayın okuyucularım, "kalıcı konut" nedir? İki yılda devlet neler yaptı? Onu anlatayım... Devlet önce jeolojik araştırmalar ile sağlam yerler seçti. Buranın haritası, imar planı çıkarıldı. Yerleşim ve konut projeleri hazırlatıldı. Binaların yapımına başlanmadan, yerleşim bölgelerinin alt yapısı tamamlandı. 216 km yol yapıldı. 377 km kanalizasyon borusu, 348 km içme suyu borusu döşendi. Merkezi ısıtma (bir merkezden ısıtma) için 62 km ısı kanalı yapıldı. Kalıcı konut alanlarının yüzde 30’u konut, yüzde 70’i yeşil alan olarak ayrıldığından yeşil alanlara 300 bin ağaç ve bitki dikildi. Belli yerler çimlendirildi.
Ortalama 2 - 3 katlı binalardaki 99’ar metrekarelik konutlar 3 oda, bir salon, mutfak, banyo ve tuvaletten ibaret. Birinci sınıf inşaat malzemesi ile yapıldı. Ahşap zeminler halı, ıslak zeminler fayans döşeli. Vestiyeri, mutfak ve elbise dolapları yapılarak, su ısıtıcısı takılarak anahtar teslimi dağıtılıyor. Elektrik, telefon, kablolu TV bağlantıları yapılmış durumda.
Sayın okuyucularım, bu başarının zevkini yaşayalım. Bu başarıyı başkalarına anlatalım. Türkiye gibi bir ülkede iki yılda bu büyüklükte bir yerleşim projesini gerçekleştirmek çok önemlidir. Parayı bulmak mesele ama, parayı bulmakla iş bitmiyor. Sonucu almak önemli.
Bu binaların bazılarının duvarı çatlak olabilir. Kapısı iyi kapanmıyor, damı akıyor olabilir. Yapanların, yaptıranların yanlışları, ihmalleri, kanunsuz davranışları keşke olmasa idi... Ama var ise de, yapılanları bütünüyle silip atmayınız. Başarı havaya gitmesin.