Daha önce batan bankalarda hukuk nasıl işlemedi ise, İmar Bankası olayında da hukuk işlemiyor. İdari kararlarla sorunların çözümüne çalışılıyor. İdari kararlarla sorun çözülemez. Sorunlar daha çapraşık hale gelir. İdari kararlarla suçluyu, suçsuzu belirlemek imkansızdır. Bir süre sonra suçlular, hortumcular, "hiçbir şey olmamışçasına" kurtulur.
Örnekleri ortada... Bugüne kadar banka batırdığı, banka hortumladığı için "mahkum olan - varını yoğunu kaybeden - sürüm sürüm sürünen" kim var?
O zaman ne oluyor? Halkın kafasına "...Yemeyen domuz... Burası Türkiye abicim... Burada yiyenin ve yapanın yaptığı yanına kalıyor" inanışı yerleşiyor.
Her soygun yenilerini teşvik ediyor.
Olaylar kamuoyunda yankı yaptığında, kamuoyunun tepkisinden güç alanların, "idari kararlar" ile yaptıkları müdahale, hukuki kararlarla desteklenmediğinden kısa sürede sonuçsuz kalıyor. Sanki hiçbir şey olmamışçasına "eski hamam eski tas..." durumu ortaya çıkıyor. "Suçlular güçlü" haline geliyor. "Kurtlar kuzu postuna bürünüyor". Ve de saf ve bakir Türk halkı, bu durumda suçluları "mazlum - gadre uğramış zavallılar" olarak bağrına basmaya başlıyor.
Bu çarpık tabloyu düzeltmenin tek bir yolu var. Hukuk işleyecek. Hukuk neden işlemiyor? Rica ediyorum, hemen her sorun gibi bunu da "para"ya bağlamayınız. Bütçeden hakimlere yeterli "para" ayrılmadığından hukukun işlemediğini söylemeyiniz...
(1) Mahkemede hakim önüne getirilen dosyaya bakarak karar verir. Batan bankalar ve hortumcular ile ilgili belgeler, deliller bir araya getirilemiyor, mahkemelere doğru dürüst dosya sunulamıyor. BDDK ve emniyet güçleri ne bulursa çuvala doldurarak, evrakı klasörlere geçirerek mahkemeye yolluyor. Bu çuvalları, klasörleri hakimin ayıklaması imkansız. O zaman iş bilirkişiye sevk ediliyor. Bilirkişilik müessesesi iyi işlemiyor.
(2) Cinayet, uyuşturucu, kaçakçılık davalarına bakan 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde Egebank davasına bakan hakimin masasına BDDK tarafından yığılıp bırakılan evrak 53 klasör dolusu.
Hakim son aylarda büyük değişikliğe uğrayan kanunları izleyecek. Sonra bu 53 klasörün içindeki kağıtlara bakacak... Ama diğer cinayet, uyuşturucu, kaçakçılık davalarını da sonuçlandıracak. Olacak iş mi?
(3) Batan bankaların hortumcuların davaları "ihtisas isteyen" davalar. Bankalar Kanunu'na 2001 Mayıs ayında eklenen bir madde ile İstanbul 1'inci Ticaret Mahkemesi bu davalara bakmakla görevlendirildi. Bu mahkemenin bir başkanı, iki üyesi var.
(4) 1'inci Ticaret Mahkemesi'nde 2002 yılından 2003 yılına 3.226 dosya intikal etti. Bu dosyalara 2003 yılında 949 dosya eklendi. Dün dosya sayısı 4.175 idi. İmar Bankası dosyası bu mahkemeye gittiğinde 4.176'ncı dosya olacak.
Üç hakim bu 4.176 dosyayı inceleyecek, karara bağlayacak... 1'inci Ticaret Mahkemesi'nde bir dosya ile ilgili olarak yılda ortalama iki duruşma yapılabiliyor... Bu iş yığılması ile hangi dava karara bağlanabilir ki?
Geçmişi eleştirmekte yarar yok... Bugünkü duruma bakalım... İmar Bankası ile ilgili çok ciddi iddialar var. Açıklamalara göre çok büyük bir soygun söz konusu. Soygunun ötesinde sahtecilik var... Ama henüz hukuk işin içine giremedi. İddialar "hukuk" tarafından karara bağlanamadı. Tüm eylemler idari kararlara bağlı olarak sürdürülüyor... Eğer hukuki tedbir zamanında alınamaz ise, mal da kaçar, evrak da kaçar, insan da kaçar... Suçlu ile suçsuz ayırt edilemez... Bundan önce örnekleri çok görüldüğü gibi, en sonunda "sıfıra sıfır, elde var sıfır..." olur. Büyük faturayı halk öder... Banka batıranlar ve hortumcular "halk kahramanı olarak"... ortalara çıkar.