Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Devlet Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in değişik toplantılarda yaptığı konuşmaların “kafaları karıştırdığı”nı yazmıştım. Konuşmalarından medyaya yansıyan haberlere dayalı olarak, IMF anlaşmasının yenilenmesine gerek olmadığını söylediğini belirterek eleştiride bulunmuştum.

IMF ile ‘ihtiyati stand-by’ olasılığından söz ediliyor

Devlet Bakanı Sayın Mehmet Şimşek bu eleştirilere ilişkin olarak beni aradı ve bir açıklama yaptı. Açıklamayı aktarmadan önce ülkelerin IMF ile nasıl ilişkiler içinde olabildiği konusunda özet bilgi vereyim ki, Bakan’ın ne dediği anlaşılabilsin.
-  IMF’ye üye olan her ülke (ABD, Almanya, İngiltere gibi büyük ülkeler dahil, her ülke) “IMF Sözleşmesi’nin 4’üncü maddesine göre, yılda en az bir defa IMF görevlilerince denetlenir. Denetleme bilgi toplama amacını güder. Derlenen bilgiler IMF tarafından toplu olarak yayımlanır.

Stand-by yerine...
Bu ilişkiye “4’üncü Madde Çerçevesinde Gözden Geçirme“ denilir.
-   “Cari açık sorunu bulunan” (döviz açığını kendi imkânlarıyla kapatamaz duruma düşen) ülkelere, bu zorluğu atlatabilmeleri için IMF yardımcı olur.
Ülkelerle “stand-by” adı verilen bir tür anlaşma yapılır. Bu anlaşmada ülkelerin durumlarını düzeltmek için alınacak tedbirler belirtilir.
Ülkeler yükümlülük altına girer. Anlaşmaya bağlı olarak IMF döviz kredisi açar. Ama daha da önemlisi ülkelerin başka kaynaklardan döviz bulmasına IMF yardımcı olur.
Bu anlaşmayı yapan ülkeler gerçek anlamda IMF gözetimine ve denetimine girer. IMF uzmanları belli aralıklarla ülkeleri denetler. Ülkelerin stand-by anlaşmasına uygun hareket etmemesi halinde, kullanacağı kredi dilimleri serbest bırakılmaz. Ülkeler temiz raporu alamaz. O zaman da dış piyasalarda itibarı zedelenir. IMF dışı kaynakları kullanması zorlaşır.
Bu ilişkiye “Stand-by” Anlaşması Uygulaması“ denilir. (Bizim yıllardır IMF ile ilişkilerimiz bu tür anlaşmalar kapsamında yürüyor.)
-  Acil olarak döviz desteğine ihtiyacı olmayan, fakat cari açık (döviz açığı) sorununu çözememiş ülkeler “kırılgan ülke” diye tanımlanır. Bu ülkeler döviz açıklarını değişik kaynaklardan karşılarken, bir gün sürpriz bir tıkanıklıkla karşılaşmamak için IMF ile ilişkiyi sürdürür.
Hemen döviz kredisine ve desteğine ihtiyacı olmayan ama, bir gün sürprizle karşılaşmaktan korkan ülkeler IMF ile “ihtiyati stand-by” anlaşması yaparlar. “Stand-by anlaşmasında IMF kredisinin hemen kullanımı söz konusudur.” İhtiyati” anlaşmada döviz kredisi miktarı belirlenir ama, kullanılmaz.

Haberin Devamı

‘Ne olur ne olmaz’ anlaşması
Kredi, sorun çıktığında kullanılmak üzere ihtiyatta durur. İhtiyati stand-by anlaşmasında da ülke IMF uzmanlarının sıkı gözetim ve denetiminde olur. Ancak her denetim sonu “Kredi dilimi serbest bırakılacak mı, bırakılmayacak mı?” tartışması olmaz.
Bu ilişkiye “İhtiyati Stand-by Düzenlemesi “ denilir.
-   IMF ile ilişkiye giren bir ülke, stand-by anlaşması yürürlükten kalkmasına rağmen borcunu ödemediği sürece IMF gözetiminde ve denetiminde kalır. IMF uzmanları belli dönemlerde ülkeyi ziyaret eder. Rapor hazırlar.
Buna “Program Sonrası Yakın İzleme” denilir.
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Şimşek diyor ki, “(1) Yürürlükteki stand-by anlaşmasının süresi sona eriyor. (2) Hazine’nin yeterli döviz stoku var. İstesek tüm IMF borcunu öderiz. Ama ödemeyi düşünmüyoruz. (3) Cari açık (döviz açığımız) var ama, dövizi açığımızı kolaylıkla kapatıyoruz. IMF’den yeniden döviz kredisi almaya mecbur değiliz. Ancak “kırılganlık” söz konusu. İşte bu nedenle stand-by anlaşmasının süresi sona erdikten sonra yeni bir stand-by anlaşması yapmayacağız da “İhtiyati Stand-by Anlaşması” yapacağız. (4) Bu durumda IMF ile ilişkilerimizi “Program Sonu Yakın İzleme” çerçevesinde sürdüreceğiz