Olayların içinden IMF tarafından yayımlanan "Küresel Mali İstikrar Raporu"nda ,"Yükselen piyasalara (bu arada Türkiye'ye) sermaye akışının son 5 yılda 6'ya katlandığına, piyasalardaki dalgalanmanın bu sermaye akımını tersine döndürebileceğine" işaret ediliyordu.Bu yarıya dayalı olarak dün ilginç bir gelişme oldu. IMF'nin,Türkiye'den, "faiz dışı fazla ayırarak iç borcu ödemeye çalışacak yerde, döviz alacaklılarının alacaklarını güvence altına almak için Merkez Bankası'nın döviz rezervini artırmasını isteyeceği" açıklandı.Demek ki IMF, "İçerideki borçlar ödenmese de olur, iş ki yabancıların döviz alacaklarının ödenmesi gecikmesin. Merkez Bankası döviz alımına başlasın. Rezervi artırsın" diyor. Küresel mali istikrarın altı ay öncesine göre çok daha fazla risk altında olduğunu hatırlatan IMF, kamu otoritelerine, piyasalara ve özel şirketlere bir dizi uyarılarda bulundu. (Milliyet Ekonomi, 25 Eylül 2007) Merkez Bankası'nın döviz alımına geçmesi önce dolar fiyatını artırır. Döviz satın almak için piyasaya çıkaracağı para enflasyonu artırır. Bu parayı toplama çabaları ise faizi artırır.IMF eskiden para verirdi. Şimdilerde akıl veriyor. Çünkü dünyada paradan bol bir şey yok. Şimdilerde ülkeler IMF gibi kuruluşlardan para beklemiyor, akıl bekliyor.Türkiye, IMF'ye en fazla borcu olan ülke durumunda. Ve de biz IMF'den beklentimizin ne olduğu konusunda bir türlü fikir birliği sağlayamıyoruz.Genel kanı, Türkiye'nin kredi kullandığı için IMF'ye muhtaç olduğu şeklindedir. Çok kişi ise Türkiye'nin IMF'ye borçlu olduğu için IMF tarafından belirlenen ekonomi politikalarını uygulamak zorunda kaldığına inanır. İşte bu nedenle de "IMF'ye borcumuzu ödeyerek bir an önce ilişkimizin kesmemiz" gerektiği yazılır, söylenir. Her politikanın faturası var Gerçek şudur: (1) Biz döviz krizine girdikçe IMF'ye sığındık. Kriz döneminde döviz bulmak zor olduğu için de IMF'den kredi kullandık. (2) Kriz dönemlerinde IMF sadece kredi vermedi. Her kredi ödemesini bir tedbirler paketine bağladı. Her tedbirler paketinin arkasında durduğunu dünyaya ilan etti. Bu sayede Türkiye'nin başka kaynaklardan borçlanmasının kapısını açtı. (3) Küresel piyasalarda dövizin bollandığı dönemde Türkiye'nin başka kaynaklardan döviz bularak IMF borcunu ödemesi mümkündü ama, Türkiye IMF ile kredi ilişkisini sürdürmeyi tercih etti. Çünkü IMF ile ilişki, ülkeye bir anlamda "IMF garantisi veriyor. Kırılgan bir ekonomisi olan Türkiye'nin bu garantiye ihtiyacı büyük. (4) İşte bu nedenle hâlâ IMF destekli istikrar programını uyguluyor, IMF uzmanlarının sözünü dinliyor, onlara hesap veriyoruz.Gelelim IMF ile aramızdaki hesaba. Bizim IMF'ye 8.2 milyar dolar borcumuz var. IMF'den hem borç kullanıyoruz, hem de taksit ve faiz ödüyoruz. Ödemelerimiz son 5 yıldır kullandığımız krediden fazla. 2005 yılında net 6.0 milyar dolar, 2006 yılında net 5.4 milyar dolar ödeme yaptık. Borcumuzu ödüyoruz Borç kullanımı Taksit ve faiz ödemesi Net kullanım Toplam borç stoku2007 1.148 4.150 -3.002 8.2592006 3.007 8.478 -5.471 10.7622005 2.380 8.447 -6.067 14.6462004 1.233 5.909 -4.677 21.5072003 1.770 2.768 -998 24.0922002 13.499 7.537 5.962 22.0862001 11.179 1.517 9.662 14.1172000 3.415 137 3.278 4.1741999 800 300 501 891 guras@milliyet.com.tr IMF-Türkiye ilişkisi