Bundan sonra kısraklarımız, ineklerimiz, koyunlarımız, keçilerimiz, istediği aygır, istediği boğa, istediği koç ve istediği teke ile çiftleşemeyecek. Kısraklarımız, ineklerimiz, koyunlarımız ve keçilerimiz canları oynaşmak istediğinde bulundukları köydeki "ihtiyar meclisi odası"nın önünde sıraya girecek. Devletin o köye atadığı kadrolu aygır, boğa, koç ve teke ile çiftleşebilecek.
Köydeki erkek hayvanlar; aygırlar, boğalar, koçlar, tekelerin canları çiftleşmek ister ise ne olacak? Ya köyün atları, inekleri, koyunları, keçileri eski alışkanlıklarını sürdürmek ister, köylüleri ile gönüllerince oynaşmaya kalkar ise ne olacak? Hiçbir şey olmayacak... Onun da çaresi bulundu... Devletin tayin edeceği kadrolu devlet aygırı, devlet boğası, devlet koçu ve devlet tekesi dışıdaki tüm aygırlar, boğalar, koçlar, tekeler Tarım Bakanlığı tarafından "iğdiş" edilecek. Açık anlatımıyla "kısırlaştırılacak"... Devlet kadrosuna alınmayan cümle erkek hayvanın "aşk hayatı" sona erecek. Tarım Bakanlığı beğenmediği "sığırları, manda boğalarını, merkep aygırlarını" da iğdiş edebilecek.
Sayın okuyucularım, ben sizlere hikaye anlatmıyorum, Tarım Bakanımız Hüsnü Yusuf Gökalp'in özel projesi olan "Türk Irkı İnek" projesini gerçekleştirmek için Sayın Ecevit'in de imzası ile TBMM'ye sunulan "Hayvan Islah Yasa Tasarısı"nın kanunlaşmasından sonra olacakları anlatıyorum.
Tasarıya göre, Tarım Bakanlığı her köye, köydeki hayvanlarla çiftleşmek üzere kadrolu bir devlet aygırı, boğası, koçu ve tekesi gönderecek. Yüksek verimli bu erkek hayvanlar bir yıl süre ile devlet kadrosunda kalacak. Köylüler usulüne uygun kullandıklarında bir yıl sonra köyün ihtiyar heyetinin kadrosuna naklolunacak.
Köydeki dişi hayvanlar, devlet tarafından tayin edilen erkek hayvan dışındaki hayvanlarla çiftleşemeyecek. Herhangi bir gizli çiftleşmeyi önlemek için, köylerdeki diğer erkek hayvanlar Tarım Bakanlığı tarafından kısırlaştırılacak.
Bundan sonra hayvanlarımızın hepsi için soy kütüğü tutulacak. Köylüler köylerine devlet tarafından tayin edilen ve de köyün dişi hayvanları ile çiftleşecek kadrolu devlet aygırlarına, boğalarına, koçlarına ve tekelerine iyi bakmakla yükümlü olacak. Devletin kadrolu hayvanının zayıflaması, erkeklik gücünü kaybetmesi veya ölmesi halinde köylü tazminat ödeyecek.
Sayın okuyucularım benim hala hikaye anlattığımı sanabilir. Tekrarlayayım... Bunlar hikaye değil gerçektir. "Olur mu?" diye sormayınız. Burası Türkiye abicim... Burada olmaz olmaz... Burada "- Ben yaptım olur!.." ilkesi esastır...
Biz yıllar önce kurulan Devlet Üretme Çiftliklerimizi, Et Balık Kurumumuzu, Süt Endüstrisi Kurumumuzu satışa çıkardık. Tarım Bakanlığı'nın kadrolu veterinerlerini, baytarlarını Ankara'da masa memuru yaptık. Dağları, meraları hayvancılığa kapattık. Hayvan beslemek için ot, saman bulamayan, satın alamayan çiftçi, beslediği hayvanın sütünü, etini satamayan besici için ineğinin ırkı "Türk ırkı" imiş "Danimarka ırkı" imiş fark etmiyor. İnek beslemek "ticari bir faaliyet dalı, köylüye gelir getiren bir iş" haline geldiğinde "damızlık" önem kazanacak... Bütünü ile bu konu bir sistem işidir. Sistem yıllar önce "Devlet Üretme Çiftlikleri - Et Balık Kurumu - Süt Endüstrisi Kurumu" zinciri içinde kurulmuştu. Biz özelleştirme adı ile öncelikle bunları sattık, savdık... Altyapı olmadan hayvancılığı geliştirmek hayaldir. Hayvancılığın yerlerde süründüğü bir ülkede "Türk Irkı İnek" projesi inşallah başarıya ulaşır...
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr